<div>İstanbul’a kar yağacak diye ajanslar, televizyon kanalları ve haber siteleri heyecan içinde.</div> <div>İlk düşen kar tanesini canlı yayında vermek büyük maharet!</div> <div>Türkiye Suriye’de büyük bir operasyona girebilir, Tarım ve Hayvancılık ciddi sıkıntı yaşıyor, TÜPRAŞ kapanabilir ve Türkiye ciddi badireler atlatıyor.</div> <div>Buda yetmezmiş gibi ırkçı saldırı ile baba ve oğlu vuruluyor…</div> <div>Ama İstanbul basını denilen ‘ulusal basın’ sadece düşecek kar tanesine kilitlenmiş durumda.</div> <div>Ulusal basında her daim bir prensip var!</div> <div>“İyi şeyler haber olmaz, kötü şeyler haber olur…”</div> <div>Buna bir mizah ile misal verelim;</div> <div>Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti, ne yapsa makbule geçmiyor, basın her gün kendisiyle uğraşıyordu.</div> <div>nihayet :</div> <div>-öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan etti :</div> <div>-pazar günü saat 10'da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim.</div> <div>pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada. Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı. Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.</div> <div>fakat ertesi günü tüm gazetelerde su başlık okundu :</div> <div>-bakan yüzme bilmiyor!</div> <div>İşte ulusal basın budur, gerisini siz düşünün…</div>