<div>HDP Milletvekili Leyla Güven ve ardından bir çok HDP Milletvekili ile cezaevlerindeki açlık grevleri ile ilgili Batman Demokrasi Platformu bir basın açıklaması yaptı. Cezaevlerinde intihar edenlerin kendilerini kaygılandırdığını ifade eden Platform üyeleri, “Önüne geçilebilir nedenlerle kimsenin kalıcı olarak zarar görmemesi, daha fazla can kayıplarının yaşanmaması için başta siyasi iktidar ve ilgili yetkililerin gerekli çabayı göstermelerini belirterek herkesi bir kez daha duyarlı ve sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Bilinmelidir ki; asıl olan yaşamdır” şeklinde açıklama yaptı. Batman Barosu Avukat Tahir Elçi Konferans Salonunda düzenlenen basın açıklamasına HDP Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, HDP Belediye Eşbaşkan adayları, İHD yöneticileri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve HDP’liler katıldı. Basın açıklamasını platform adına SES Şube Başkanı Deniz Toplan okudu.</div> <div>“CEZAEVLERİNDEN CENAZELERİN ÇIKMASINI İSTEMİYORUZ”</div> <div>Platform adına yapılan açıklamyı okuyan Topkan şunları söyledi ““8 Kasım 2018 günü Leyla Güven tarafından başlatılan süresiz ve dönüşümsüz açlık grevleri halen Türkiye’de 100’ün üzerinde hapishanede binlerce kişi tarafından sürdürülmektedir. Son zamanlarda yaşamına son veren insanlar bizleri derin bir üzüntü içerisinde bırakmıştır. 21 Şubat 2019 günü Almanya’da Uğur Şakar, 17 Mart 2019 günü Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde Zülküf Gezen, 22 Mart 2019 günü Gebze M Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde Ayten Beçet, 24 Mart 2019 günü Erzurum Oltu T Tipi Cezaevi’nde Zehra Sağlam,26 Mart 2019 günü Mardin E tipi Cezaevinde Medya Çınar yaşamlarına son vermişlerdir. Öncelikle bu kişilerin ailelerine ve sevenlerine başsağlığı dileklerimizi paylaşmak isteriz. ilindiği gibi uzun süreli açlığın; insan vücudu üzerinde çok olumsuz etkileri mevcuttur. Sürecin bir aşamasından sonra açlık grevlerine bağlı ölümlerin yaşanabildiği, geçmiş acı deneyimler bize göstermiştir. Bir kez daha ölümlere, Cezaevlerinden daha fazla cenazenin çıkmasına ve Açlık grevlerine bağlı kalıcı hasarlara tanıklık etmek istemiyoruz. Bizler, Emek, Meslek ve İnsan hakları örgütleri varoluşundan bu yana; insan yaşamını merkeze alan kurumlar olarak insan yaşamını her türlü kavram ve kaygının ötesinde ele alır, her şeyin merkezine insanı, yaşamını ve sağlığını koyarak şekillendiririz. Mahpusların içerisinde bulunduğu siyasal ve psikolojik ortamın farkındayız. Ancak tecridin kaldırılması noktasında kişilerin yaşamlarına son verme tarzında ki eylemlere başvurulmasını doğru bulmadığımızı belirtmek isteriz” </div>