Sevgili dostlar
Bir toplum tarihini unutur mu, dini vazifeleri unutur mu?
Örf, adetlerini, ya da bir insan; insanlığını unutur mu?
Evet unutur, tıpkı şimdi yaşadığımız gibi.
Hayatımız yalan ve abartı olmuş, ya bilmiyoruz ya da yalan atıp bilmiş gibi yapıyoruz…
Yada biliyoruz çok abartıyoruz.
Herkesin yüzünde bir maske var sanki, bir şey sorulduğunda cevabı ya yalan ya da yanlış örneğin bir apartmanda bir daire mi aldı “kaça aldı”n sorusuna diyelim 200 bin TL’ye aldı “300’e zor aldım” der bir de Allah'ın ismini de kullanır, oysa hem yalan atmıştır hem de abartmıştır…
Bir araba da alsa sonuç değişmez yalan ve abartı devem eder bu da bizi yanılgıya ve gerçeklerden uzaklaştırmaya bir sebeptir.
Aynı şekilde ticarette de yalan ve abartı söz konusudur.
Mesela bir şehir içi minibüsü sahibine sorarsanız işler nasıl kazanç nasıl diye “yok abi, Vallahi zor geçiniyoruz” diyecek “boş iş gidip geliyoruz pekte kazancımız yok” diye inandırmaya çalışacak.
“Tamam” diyorsunuz “bana da iş lazım sıkıldıysan kazanmıyorsan alıp ben bu işi yapmak, sürdürmek istiyorum” deyin hele hemen işin rengi değişir.
Yani ticarete bile yalan be abartı söz konusu.
“vallahi-billahi” ile başlayan sözler.
“Şu kadardan aldım kar oranım şu minnacık” ile devam eden yalanlar.
Girin bir mağazaya size bir şey satıncaya kadar hayran kurban, ertesi gün gidin değiştirin bakın suratlar nasıl asılacak.
Bir diğer yalan abartı konusu evliliklerde de var, bu da insanları evlilik yolunda düşündürüyor neden zira yeni düğünlerini yapanlar yalan ve abartılı konuşuyor, bu da evlilik hazırlığında olan aileleri endişelendiriyor.
Mesela biri düğün yapmış soruyorlar damada çok paranız gitti mi "evet ya diyor 200 bin gitti " gözlerimiz fal taşı gibi açılıyor ve korkudan yutkunamıyoruz bile, oysa bu damat işi abartı ki ne abartı.
Kolay bir hesapla
Bir düğün salonu, pasta ve içecekleri ile 10 bin, gelinlik-nişanlık ve damat elbiseleri,-kuaförleri vs. 5 daha ekleyin etti 15 bin, bir ev tuttunuz mütevazi eşyalarla 35 daha ekleyin etti 50 bin, altın 40 bin olsa etti 90 bin, 10 bin de ıvız zıvır olsa etti 100 bin…
Hatta iki taraf anlaşırsa daha da geriye düşer yani sonuçta izdivaç bu insanın kendini batırma yeri değil.
İşte bu abartı ve yalan yüzünden bir çok bekar kara kara düşünmekte kızlar evde kalmaktadır.
Evet abartan ve fazla masraf yapanlar olabilir ama karşılıklı iyi niyet ve karşılıklı hüsnü zan ile gençlerimizi daha az masrafla evlendirebiliriz.
Yalan ve abartı insan ve toplum yaşantısını etkiler.
Din kuralları sabit olduğu halde yalan ve abartı yüzünden bir çok kişi dinimizden korkmakta şüphe ile bakmaktadır, oysa İslam dini dinler arasında en basit kuraları olan ve en az ibadeti olan bir din ama öyle insanlar çıkıyor dinimizi öyle korkutucu ve zalim anlatıyorlar ki dinimize geçmek isteyenler düşünmek zorunda kalıyor.
Oysa İslam yeryüzünün en son dindir, kitabı mucize ve müthiş bir yaşam kaynağıdır, peygamberi de , yeryüzünün en adil kişisidir, en bağışlayan dini ,en kucaklayan dini ve en kardeş dinidir İslam.
‘Azap’ ve ‘cehennem’i ortaya sürerek insanları korkutmak çeşitli yalan yanlış hikayelerle konuları ilerlemek halkı İslam’dan soğutmak iyi bir davranış değil, evet cehennem var ama cennette var iyi ahlak ve adalet var temizlik var en önemlisi bağışlayıcı Allah'ımız var.
İslam yolunda bir tek Allah'a ve kitapına inanmak Allah yolunda gitmek var, cennet ve cehennem Allah'ın takdiridir unutmayın.
sevgili dostlar
Bugün yalan ve abartıyı bir kaç örnekle işlemeye çalıştık şüphesiz doğru konuşmak ölçülü konuşmak en doğrusudur, siyasetçiler gibi hayatı da yalan ve abartı üzerine inşa edersek sonumuz pek hayırlı olmaz
Ne demiş atalarımız;
“Yalancının mumu yatsıya kadardır”
Yani yalan ve abartı bir gün gelir başımıza iş açar bu iki şeyden toplum olarak uzak durmakta fayda var.
Yalansız, abartısız, doğru ve erdemli bir hayat ümidiyle hoşçakalın…