SON DAKİKA
hava
Advert
Google News

SÖZ MEDENİYETİMİZ VE NESLİMİZ

Son Güncelleme :

2018-05-06 23:44:56

Yusuf Has Hacip der ki,

 


“İnsanın yüzü süsüdür,

 


Yüzün süsü gözdür.

 


Aklın süsü dildir,

 


Dilin süsü sözdür

 


Sözlerimiz dilimizi, dilimiz de aklımızı taçlandırır.

 


Sözün gücü hikmetle buluşursa, her zorluğu yener ve gücün sözü karşısında güç kazanır. Sözün gücü, gücün sözünden güçlü olmalı ki, insanlık insanlığın tadını çıkarsın.

 


Söz ola kese savaşı,

 


Söz ola kestire başı”

 


Bizler, söz medeniyetinin çocuklarıyız.

 


Hz.Lokman çocuğuna, “ (Hayat ) yürüyüşünde dengeli ol ve sesini yükseltme. Unutma ki, seslerin en çirkini (sesi yükseldikçe çirkinleşen) eşeğin sesidir” der.

 


Bizler Hz.Lokmanın çocuklarıyız. O hitabın muhatapları bizleriz.

 


Sesini yükseltenler, tepeden bakmacı bir anlayışa sahip oldukları için, buyurgan ve tahakkümcüdürler.

 


Sesini yükseltenler, o sesten medet umarlar. Sözün gücü sesin yüksekliğinde değil, hikmetle donanmış yumuşak sestedir.

 


Muhammed İkbal der ki, “Basiretin elinde yeterli güç olmasa dahi, ahlaki davranışta yükselme olur; fakat bu yaşayan bir medeniyetin temellerini atmaya yetmez. Ayni şekilde, güç ve iktidar basiret ve ahlaktan yoksun olursa, bu insanlık için yalnızca felaket getirir”.

 


İçinde yaşadığımız çağda basiret ve ahlaktan yoksun Küresel Güçlerin, dünyayı nasıl bir fesada ve felakete doğru sürükledikleri ortadadır.

 


Ayrıştırıcı, ötekileştirici ve kategorize edici bir dil, bir din ve tarih anlayışının İslam Medeniyet Tasavvurunda yeri yoktur. Aksine Medeniyet tasavvurumuz, birleştirici, kucaklayıcı bir dil, din ve tarih anlayışı parametreleri üzerine inşa olmuştur.

 


Allah(cc) ile ilişkisi kulluk, insanlarla ilişkisi ahlak, adalet, erdem” ve  Kevni Ayetler manzumesi demek olan “Evrenle ilişkisi emanet bilinci” bir nesil yetiştirme, bütün bir insanlığın kurtuluşu için yegane reçetedir.

 


Çağının çocuğu (İbnül Vakt) ve çağının gerektirdiği sorumluluğu kuşanan bu nesil, gönül yıkıcı bir üsluptan sakınan, insanlarımıza sorumluluk ve insiyatif alanları oluşturan, hırpalayan değil, iltifatı esas alan bir nesil.

 


Bu nesil bizim geleceğimizdir. Bu nesil, “yol almalı, yol açmalı ve iz bırakmalıdır”. Bunun için yürekler birleştirilmelidir.

 


Her insan kendi çağının çocuğudur. Çağının insanı olamayanın, geleceği inşa iddiası olamaz. İçinde yaşadığımız çağa söyleyecek sözümüz olmalı. Öyle bir söz söylemeliyiz ki, bu söz sonraki çağda yankılanmalıdır ve sonraki çağı inşa etmelidir.

 


“Sadece geçmişin sözlerini taşımakla yetinirsek bu belimizi bükebilir ve ileriye bir atılım gerçekleştiremeyiz”.

 


“Dünün kendi şartlarında yaşanmış, olmuş-bitmiş tartışmaları ve olayları olduğu gibi bugüne taşımak, bugünden kopmak ve geçmişte yaşamaya çalışmak demektir”. Bu rasyonel bir yaklaşım değildir.

 


Ancak dünün tartışmalarından, olaylarından ve olgularından bir tarih perspektifi çerçevesinde dersler çıkarılabilir. Bu derslerle içinde yaşadığımız çağı imar ederek ve geleceğimizi sağlam temeller üzerine inşa edebiliriz.

 


“Dünün güneşi ile bugünümüzü ve yarınımızı aydınlatmamız ve ısıtmamız mümkün değildir”.

 


Dünün güneşinden yararlanarak kollektif aklımızın, ruhumuzun, tarihi derinliğimizin ve fikrimizin ufkuyla” geleceğe dair öngörüler, planlar ve programlar geliştirmeliyiz.

 


Dünün güneşi ile bugünün güneşinin sinerjisiyle geleceğe kanatlanmak, geleceğimizi inşa ederken “Uzun farları yakarak ilerlemek” ve buna uygun projeler, projeksiyonlar üretmek gerekmektedir.

 


İhtiyaç duyulan potansiyel ve birikim insanımızda fazlasıyla vardır. Bu azim ve kararlılıkla yol almak durumundayız ve bu  bizim yüklenmemiz gereken bir sorumluluktur.

 


Bu donanımlı nesle selam olsun.

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

DİĞER YAZILARI