BU İŞ BÖYLE ÇÖZÜLMEZ
Kıymetli kardeşlerim;
Yeryüzünde meydana gelen felaketlerin, depremlerin zelzelelerin maddi sebeplerin yanı sıra manevi sebepleri de vardır.
Eğe bir olan Allah’a inancınız varsa ve bu kainatı onun yaratıp idare ettiğine inanıyorsanız, bu tür hadiselerde maddi sebeplerin yanı sıra manevi sebeplere de inanmak zorundasınız.
Maddi sebeplere fay hattı, sağlam olmayan yapılar, inşaatlar sarsıntının şiddetini, sahtekar müteahhitleri eklediğiniz gibi, manevi sebeplere de isyanları, günahları, bu musibetlerle sizlere gönderilen mesajları uyarıları eklemek durumundasınız.
Bediüzzaman hazretleri kendi döneminde meydana gelen bir depremin manevi sebeplerini anlatırken Ramazan ayında ve teravih vaktinde işlenen günahların bunda etkili olduğunu söylüyor. Dolayısıyla işlenen günahları, isyanları ve uyarıları bu tür hadiselerde kesinlikle göz ardı etmememiz lazım. Göz ardı ettiğiniz zaman bir yanı eksik kalır.
Covid 19’un manevi ve mesaj yönünü anlattığımız “Covid 19’un Şifresi T” kitabında da değindiğimiz gibi bu tür musibetleri bir uyarıcı ve bir misafir olarak görüp verdikleri mesajları alırsak erken biterler, erken giderler. Mesajları almazsak ek görevlendirme ile devam edebilir, ya da akabinde daha şiddetli bir uyarıcı gelebilir.
Zannımca Türkiye olarak Covid ile bize gönderilen mesajı alamadık. Hatalarımıza devam ettik, belki daha da arttırdık. Cenab-ı Hak daha şiddetlisiyle uyardı. Covitten vefat edenlerin sayısı toplamda 40 bin civarı, depremde vefat edenlerin sayısı 50 bin civarı…
Garip bir ülkeyiz…
Birileri bu işin mesaj boyutunun ön plana çıkmaması dillendirilmemesi için yoğun bir çaba sarf ediyor.
6 kıtaya İslam’la hükmeden ecdadın torunları olarak yaşadığımız bu ülkede; enkazdan sağ çıkarılanlara sevinip tekbir, kelime-i tevhid ve salavat getirenlere sinirlenen insanlar var.
Deprem bölgesine imamları göndermeyin diyen insanlar var, umarım bu şahıslar vefat edince de “benim cenazemi imamlar yıkamasın, kefenlemesin” diye vasiyet edecektir. Yada imamlarımız bu tür şahısların cenazelerini yıkamamak gibi onurlu bir tavır sergileyecektir.
Hakeza deprem bölgesine yakın olduğu için depremzedelere evlerin çoğunu tahsil eden bir cemaatin bu davranışını gündeme getirip “aileler oraya yerleştirilmesin, çocuklarına İslami bilgiler verecekler” deyip gündeme getiren insanlar var.
Dediğim gibi garip bir ülkedeyiz.
Bir garip olay daha depremzede çocukların psikolojilerini düzeltmeyle ilgili…
Malumunuz depremzedelerin morallerini düzeltmek, depremi unutturmak için bölgeye psikologlar ve öğretmenler de görevlendirildi. Bunlar da psikolojileri düzeltmek ve acıları unutturmak için yoğun bir çaba sarf ediyorlar.
Allah bu uğurda hayırlı çaba sarf eden herkesin hayrını kabul etsin ve yardımcısı olsun.
Yalnız bu düzeltmeler yapılırken her şeyin bir usulü, adabı olmalıdır.
Geçenlerde sosyal medyada ve bir kısım ulusal haber sitelerinde bir video yayınladı. Depremzede çocukları bir camiye toplamışlar, dans ve müzik eşliğinde eğlendirip psikolojilerini düzeltmeye çalışıyorlar. Videoya dikkatle baktım büyükler de bu işe iştirak ediyorlar. (Tabi bunu yaparken de iyi niyetle yaptıklarından şüphem yok. Muhtemelen o bölgede çocukları toplayabilecekleri tek yer cami kalmış herhalde)
Bu olmamalıydı, tamam psikolojiyi düzeltmek lazım, çocukları da eğlendirmek lazım. Ama bunun yeri camiler değil. Camiler Allah’ın evidir ve ibadet yeridir. Camide Kur’an-ı Kerim dinlet, 2 rekat namaz kıldır. Vefat eden annesine babasına, kardeşlerine birer fatiha, yasin, ihlas okut. Dışarda başka bir yerde bir çadır kur orada eğlendir, dans ettir. Ama bu iş camide olmaz.
Nasıl ki isyanların, günahların yoğun işlendiği bir mekanda Kur’an okumak, namaz kılmak etik karşılanmazsa, cami gibi yerlerde de oranın amacına zıt davranmak (her ne kadar iyi niyetle olsa bile) oranın sahibine ihanettir. İsyandır. Musibetlerin artmasına vesile olabilir.
Bakın bu deprem münasebetiyle bizim Sason’dan da bir tiyatro ekibi gitti çadır kurdu. Çocuklara tiyatro yapıyor. Bu elbette ki faydalı olabilir. Ama bunun yeri birilerinin yaptığı gibi camiler olmamalı.
Zaten bu depremde dikkat ederseniz cami ve minareler de ziyadesiyle yıkıldı. Zannımca cami ve minarelerin sahibi “evlerimi amacına uygun kullanmazsanız ve sahip çıkmazsanız, namaza doğru dürüst devam etmezseniz, onları da başınıza yıkarım” diyor. Bu yüzden bu tür hareketlerle mal ve mülk sahibini daha da kızdıracak hal ve hareketlerde bulunmayalım.
Cenab-ı Hak verilen uyarıları almayı, kendimize çeki düzen vermeyi nasip etsin, hepimizi yanlışlardan muhafaza eylesin. İnsanlarımızı da bütün beşeri, maddi, manevi ve tabii musibetlerden muhafaza eylesin.
Selametle…