Sevgili dostlar
Değişen hayat tarzımız ve tüketim alışkanlığımız yüzünden ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.
Günümüzde Batmanda artık doğal köy ürününü bulamamak gibi, ekolojimizi de yok etmek üzereyiz.
Bugün Batmanın çevresindeki su alanlarında balık türleri ciddi risk altında.
Bugün Batman genelinde saçma sapan avcılık yüzünden hayvan sayısı ciddi tehlike altında.
Suyumuzu-toprağımızı kimyevi gübrelerle, zirai ilaçlarla zehirliyoruz.
Batman artık nefes alamıyor, şehir sıkıştıkça sıkışıyor.
Sadece Batmana özgü bir mevzu değil bu…
Dünyamız, çocuklarımızın yarını olan yaşamımızı yok ediyoruz.
Küçük bir misal;
Bir gün bir muhabir denize balıkçılarla birlikte açılır, hedeflerinde balık tutmak var…
Dolaşırlar fakat av istedikleri gibi gitmez ..
Muhabir sıkılır ve kaptana sorar “bu kadar büyük denizde nerde bu balıklar?”
Kaptan tebessümle bu bakar ve...
“Hepsini tutup yedik” der!
Muhabir şaşırır bu cevap karşılığında “nasıl?” yani der.
Kaptan “benim gibi yüzlerce tekne ve kaptan var hepsi denizde ve avlanıyor nasip işi bu kimine rast gelir kazanır kimi de eli boş döner”
Ama der “eskiden kimse eli boş dönmezdi tekneler az balık boldu şimdi ise tekne çok balık yok”
İş tersine döndü yani.
Bütün balıkları nerdeyse avladık ve yedik…
Dünya dönüyor, mevsimler oluşuyor gece-gündüz ve yıllar peş peşe ardı ardına dönüyor.
Ama hepsi bu...
Biz insanlarda bu dünyada yaşayan canlılarız, ürüyoruz çoğalıyoruz nüfusumuz artıyor…
Bu nedenle ihtiyaçlarda artıyor.
Daha çok besin-gıda, daha çok bina, şehirler, su, giyim her şey lazım…
Ve her geçen gün dünyamız fakirleşiyor.
Bazı kıtalarda açlık artık iyiden iyiye kendini gösterdi bile.
Hani derlerdi ya açlıktan kimse ölmez, artık ölüyor aslında ve dünyanın her yerinde ölümler yaşanıyor.
Bu dikkat edilecek bir konu aslında, aç tokun halinden anlamaz hale gelmiş.
Umurunuzda bile değil kim aç yatmış kim açlıktan ölmüş kim ekmek bulamıyor, anı yaşıyoruz hepsi bu bizde var nasılsa
Ama insanlık öyle mi, dinimiz bunu mu emrediyor?
Gözünü kapa kulağını kapa kimseyi görmek zorunda değilsin.
İsraf diz boyu, tüketim çılgınlığı var, zengin tam zengin fakir tam fakir…
Ayrıca dünya üzerindeki ekolojik denge de bozuluyor…
Ağaçlar ormanlar ya kesilip kereste oluyor ya da kesilip yerleşim alanı oluyor.
Dünyanın üçte ikisi deniz, bir kısmı çöl, bir kısmı kar ve buz olduğuna göre pekte öyle büyük bir yaşam yerimiz yok aslında…
Bir şeyleri çok tan düşünmemiz gerekirdi aslında ..
Ama yapmıyoruz.
Doğadaki çoğu hayvan nesli ne yazık ki düzensiz avlanma ile yok oldu, ormanları yok ederek bir çok vahşi yaşamım dünyasını da yok etik, suların önüne baraj yapıp sudaki yaşamı katlettik, fabrikaların artıklarını ırmak ve derelere boşaltarak hem tarımı hem de içme sularını kirlettik, denizlere atığımız plastikler ki bunlar kimyasal maddelerden oluşur deniz yaşamını tehlikeye atık ve bir çok balık türü yok oldu, fabrika bacalarındaki zehirli duman ve kül ve is insanların ölümüne yol açtı.
Hele büyük şehirlerde arabaların egzoz gazları ve doğal gaz bacaları artık çekilmez bir hal aldı.
Her cepte taşınan telefonlar birer radyasyon yayıcı baz istasyonları da cabası!
Bir de bitip tükenmeyen savaşlar, kaçıncı yüz yıldayız ve hala savaş ve ölümler var.
Ne kadar üzücü değil mi medeniyet tek dişi kalmış canavar gibi, her yeri dolaşıyor ve sömürüyor.
Büyük ülke küçük ülkenin yemeğine zorla ortak oluyor.
Acı ama gerçek insan insanı öldürüyor.
Bu doğada kaplan kaplanı yerse adına yamyam kaplanlar denir…
Peki insan insanı öldürdüğünde ne demeliyiz acaba bir ismi var mı bu gaddarlığın.
Hani medeniyet vardı, barış en önemli vurguydu, insanlar arasında demek medeniyet tek başına yetmiyor başka bir şey bulmak lazım.
Din inanç o da yetmiyor kimsede Allah korkusu kalmamış.
Peki ne olacak bu gidişat insan oğlu böyle hoyratça devam ederse hem doğada hem denizde hem karada sınır tanımasa kural tanımada zaman tanımasa gediğini.
Yerine üretmese ne olacak bu insanlığın hali?