30 yıldan fazladır bu köşede yayınlanan ‘Duymadım-Görmedim-Konuşmadım ama Yazdım’ köşesinde dini meseleler pek yer almaz…
Ama yine de kafamızı kurcalayan bir mevzuyu bugün buradan yazmayı yeğledik.
Mesela; Ramazan Orucunun ayrı bir önemi var ve Ramazan yılın her ayına hayır ve bereket getirsin diye yılda 10 gün geriye gider ve dolaysıyla yıllar boyu her ay içinde yerini bulmaktadır.
Ama birinin doğumu, vefatı, bir savaş, bir barış-anlaşma vs. bunların sabit ve o güne has özel günü vardır.
Mesela, Hz.Peygamberin 571 senesinin 12 Rebiyülevvel Pazartesi günü dünyaya geldiğini bilmeyen yok, peki neden taa Aralıkta-Kasım’da kutlanmaya başlıyor.
Hatta her yıl 31 Aralık gecesi “Mekke’nin Fethi” kutlanıyor ve her sene aynı zaman dilimi kullanılıyor.
Niye biri geriye geliyor da, diğeri hep aynı tarihte kutlanıyor?
İnanın bundan anladığımız bu…
İslam dininin içine siyasal-ideolojik, kişisel fikir, örf ve adet-gelenek o kadar girmiş ki, isteyen istediği tarafa çekiyor.
İnsanı en erdemli hale getiren bu İslam dini bugün her memlekette ayrı ayrı yorumlanıyor.
Birkaç ritüel dışında herkes istediği yöne çekiyor…
En bariz örneğini görüyoruz
Mekke’nin fethi ve kutlu doğum…