Hoşer, yapılan kapsamlı analizlerin özellikle çocuklar açısından riskin çok daha ciddi boyutlarda olduğunu açıkça ortaya koyduğunu söyledi.
Son çalışmada incelenen 155 gıda ürününün üçte birinin Türk Gıda Kodeksi’ne dahi uygun çıkmadığını belirten Hoşer, verilerin endişe verici olduğunu ifade etti. Her 10 salamura yaprağının 8’inde, her 10 sivri biberin 7’sinde mevzuata aykırı pestisit kalıntısı tespit edildiğini kaydetti.
Araştırmada dikkat çeken bir diğer başlığın ise ürünlerin yüzde 61’inde birden fazla pestisit kalıntısının bulunması olduğunu vurgulayan Hoşer, “Tek bir sebze ya da meyvede bile kimyasal bir karışıma maruz kalabiliyoruz” dedi.
ÇOCUKLARDA RİSK DAHA AĞIR
Pestisitlerin çocuklar üzerindeki etkisinin yetişkinlere kıyasla çok daha yıkıcı olduğuna dikkat çeken Hoşer, yetişkinlerde pestisitlerin vücuttan atılım sürecinin 5–6 saat içinde başladığını, çocuklarda ise bu sürenin 36 saate kadar uzayabildiğini belirtti.
Hoşer, “Bu da aynı miktarda pestisit tüketen bir çocuğun kimyasallara yaklaşık altı kat daha uzun süre maruz kalması anlamına geliyor. Bu maddeler tiroid sistemini olumsuz etkiliyor, hormonal dengeyi bozuyor, büyüme ve gelişmeyi yavaşlatıyor ve bağışıklık sistemini baskılıyor” ifadelerini kullandı. Demir eksikliği gibi beslenme sorunlarının da pestisitlerin vücuda girişini kolaylaştırdığını sözlerine ekledi.
YIKAMAK SORUNU ÇÖZMÜYOR
Sebze ve meyveleri sirkeli ya da karbonatlı suyla yıkamanın, soymanın ya da pişirmenin pestisit miktarını bir miktar azaltabildiğini ancak kesin çözüm olmadığını belirten Hoşer, “Sorun mutfakta değil, üretim ve denetim aşamasında” dedi.
ŞEFFAFLIK VE TEMİZ ÜRETİM VURGUSU
Çözümün şeffaflıktan geçtiğini vurgulayan Hoşer, pestisit analiz sonuçlarının kamuoyuyla açık ve anlaşılır şekilde paylaşılması gerektiğini söyledi. Devletin organik ve ekolojik üretimi destekleyen politikaları daha güçlü biçimde hayata geçirmesinin önemine dikkat çeken Hoşer, sağlıklı gıdaya erişimin bir lüks değil, temel bir insan hakkı olduğunu ifade etti.
BİREYSEL TERCİHLER DE ETKİLİ
Sorunun temelde sistemsel olduğunu ancak bireysel adımların da önem taşıdığını belirten Hoşer, pestisit analizlerini şeffaf biçimde paylaşan firmaların tercih edilmesini, mümkün oldukça organik ve yerel üreticilerin desteklenmesini önerdi. Çocuklarda demir ve mineral eksikliklerinin düzenli olarak takip edilmesi ve mevsiminde, yerel ürünlere dayalı beslenmenin de koruyucu etkisine dikkat çekti.
Diyetisyen Nezan Hoşer, daha sağlıklı bir gelecek için temiz ve adil bir gıda sisteminin ancak toplumsal farkındalık ve güçlü bir talep ile mümkün olabileceğini sözlerine ekledi.
