Cehennem sıcakları geliyor…
Yüzyılın en sıcak günleri kapıda…
Çöl sıcaklarına hazırlanın…
Kavrulacağız…
Yanacağız…
Son zamanlarda yaz günleri hep bu dehşet sloganları, felâket senaryoları ile gelip geçiyor.
Kim ne derse desin, yine devran döner.
Kışın soğuğundan da, yazın sıcağından da şikâyet eden birine, “Hiçbir şeyden de memnun olmuyorsun?” diyenlere, “Bahara sözümüz var mı?” diye cevap vermiş.
Şimdi yazın sıcağından da, kışın soğuğundan da hoşnut olan yok.
Halbuki yaz, yazlığını; kış, kışlığını göstermezse olmaz.
Eskiler yazın sıcağından da, kışın soğuğundan da yakınmaya müsamaha etmezlerdi.
Suyun ve mahsulün bolluğu buna bağlı olduğu için, rahatsız da olsalar, memnuniyetsizliklerini bildirmezlerdi.
“Sıcakla zenginlikten zarar gelmez” diye bir söz vardır
Ama insanoğlu, soğuktan korktuğu gibi, sıcaklarda da saklanacak gölge arıyor.
Bir sıcak olmaya görsün, ahlamaya, puflamaya başlıyor . Hem de bu klimaların bol zamanında.
Kim ne derse desin, dünya asırlar boyu aynı devirle dönüyor. Sıcak, hep aynı; soğuk, hep aynı; yalnız periyodlar değişik...