AİLE İÇİ İLETİŞİMDE DUA VE SÜKÜT DİLİ
- 02-06-2025 12:45
- 02-06-2025 12:46

Duanın en makbulü, kişinin gıyabında yapılan duadır. Zira dua anları, en özel ve en mahrem anlardır. Dua konusunda cimri davranmamak aksine bu konuda çok cömert olmak durumundayız.
Dilimizi bu cömert kaynağı olan dua ile hemhal kılmak, onunla yaşamak ne büyük bir mutluluk! Dili dualı insanlar; en mümtaz ve en değerli ve en onurlu insanlardır.
Kur’an bize, “Rabbimiz! bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan göz aydınlığı olacak kimseler lütfeyle” şeklinde Rahman’ının kullarının dua ettiklerini ifade eder. Rahman bize bu duayı yapmamızı emrediyorsa, hiç durmamamız gerekir.
Necip Fazı Kısakürek, Dua ile ilgili olarak şunları söyler:
Dua, dua, eller karıncalanmış,
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış,
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış…
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.
Ağlayın, su yükselsin!
Belki kurtulur gemi.
Anne, seccaden gelsin;
Bize dua et, emi!”
Evet, su alan insanlık gemisinin kurtulması için bolca ve cömertçe dua etmek gerekmektedir.
Hüseyin Öresin; “Dua dilinin yer ettiği yuvalarda beddua değil hep dua vardır.
Dua dilinin yer ettiği yuvalarda lanet değil davet vardır.
Dua dilinin yer ettiği yuvalarda bağırma değil çağırma vardır.
Dua dilinin yer ettiği yuvalarda yakınma değil yalvarma vardır.
Kısaca duanın eksik olmadığı yuvalarda Allah’ın kesintisiz rahmeti vardır.” diyerek duanın misyonunu ve etkisini veciz bir şekilde ifade etmektedir.
Öteler ötesi alem için Dua dili, olgunluğumuzun, cömertliğimizim ve onurlu duruşumuzun yegâne göstergesidir.
Ailemizin mutlu ve huzurlu anlarında olduğu gibi, üzüntülü ve acı günlerinde de cömertçe dua etmemiz insan olmamızın gereğidir.
SUKÜT DİLİ
Sükût dili; özenle, dikkatle bakan ve Kulak veren için güzel bir mesajdır. Çünkü! “en güzel sözleri GÖZLER söyler”. Zira gözler yalan söylemez ve gözler, sükût dilinin tercümanıdır.
“Söz gümüşse, sükût altındır” derler. Yerine, zamanına, makamına ve mekanına uygun tarzda davranmak, hikmetli davranışın gereğidir. “Her dediğin doğru olmalı ama her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir. Her dediğin hak olmalı ama her hakkı her yerde söylemeye hakkın yoktur.” Zamanı, mekânı ve makamı dikkate alan bir anlayışla; bilgiye, bilime, ilime, hikmete, irfana ve tasavvura dayalı, muhatabın kalbine ve ruhuna dokunan bir söylem gerçekleştirmek durumundayız. Konuşmamız gereken yerde susmamamız ve susmamız gereken yerde sükût etmemiz hikmetin gereğidir.
«Ya hayrı konuş ya sus!» kutlu sözünü hayatımızın her kesitinde rehber etmemiz gerekmektedir.