ANLAMLI BİR HAYATI İNŞA ETMEK
- 11-07-2025 14:07
- 11-07-2025 14:08


Tabiat boşluk kaldırmaz. Bu maddi planda olduğu gibi manevi planda da böyledir. Varlık dünyasında insan, çok anlamlı bir konumdadır.
Günümüz dünyasında, bir anlam kaybı yaşanmaktadır. Bu anlamsızlık problemine karşı en anlamlı çözüm, erdemli bir toplumu inşada bazı temel kavramları hayata geçirmekten geçer. Bu kavramlar; fıtrat, merhamet, adalet, nezaket, nezahet, infak, empati ve hasbilik gibi hiçbir insanın reddedemeyeceği ve erdemli bir toplumun inşasında temel taşlardır.
Bu taşlarla yepyeni bir “erdemliler topluluğu” tasavvur edilir. “Bütün insanlığın kurtuluşu olmayan bir kurtuluş, hiçbirimizin kurtuluşu olamaz” evrensel ilkesi çerçevesinde hayat bir başka anlam kazanır. Zira her insan bu evrenin çocuğudur. Ortaya konması gereken paradigmalar da; bölgesel ya da ulusal değil de evrensel ölçekte olmalı. Bölgesel ve ulusal elbiseler artık insan için dar gelmekte ve onu tatmin etmekten uzaktır.
Allah’ın rızasını kazanmak için servetinden ihtiyaç sahiplerine harcamada bulunması demek olan infak ve insanın hiçbir karşılık beklemeksizin gönüllü olarak bir şey yapması demek olan hasbilik, bu anlam kaybını telafi etmede önemli bir rol görmekte ve adeta anlamsızlık zehrine karşı bir panzehir işlevini görmektedir.
Kemal Sayar, “Dünyaya bir tevazu devrimi gerek. Ego sistemden, ekosisteme kanatlanmalıyız. İçimizdeki çocuğu büyütmeliyiz. Çocuk; safiyettir, adalettir, merhamettir ve fıtrattır.” diyerek insanın doğasının bütün güzelliklerini oraya koymaktadır. Fıtrata aykırı dizayn edilen sistemlerde çocuk safiyetindeki insandan cani çıkarılmakta, katil çıkarılmakta ve despot çıkarılmaktadır. Ego sistem; tepeden bakmayı esas alan, içinde kibir ve gururu barındıran, “ben” merkezci bir anlayıştır. Bu anlayış insanlığın felaketini hazırlayan bir anlayıştır. Ekosistem ise, Varlık dünyasındaki bütün canlılar ile bunları saran cansız varlıkların karşılıklı ilişkileri ile oluşan ve süreklilik arz eden ekolojik sistemin adıdır. Ego sistem insanlığın ifsadını esas alan bir sistem iken, Ekosistem, insanlığın ıslahını odağına alan, yaratılışa uygun, varlığın ve varoluşun anlamını, hikmetini esas alan bir sistemdir.
Varlığı maddeye, insanı bedene indirgeyen bu parçacı yaklaşım; anlam kaybını körüklemekte ve insanlığa bu hayatın anlamsız olduğunu iddia etmektedir. Oysa insanlık yaratılışa uygun fıtrat nizamına dört elle sarılarak varlığı, madde-mana ve insanı da beden-ruh formatında bütüncül bir anlayışla karşılar ve hayatını ona göre inşa ederse, anlamsızlık girdabından kurtularak sahili selamete kavuşur.
Mevlâna, “Adalet, ağaçlara su vermektir, Zulüm ise dikenleri sulamaktır.” diyerek evrensel bir gerçekliğe parmak basmıştır. Zira ağaçlara su vermek, tabiatı yeşertmektir. Bu yeşeren tabiattan bütün canlı organizmalar yararlanmaktadır. Ancak hayat demek olan su ile dikenler sulandığında bütün canlı organizmalar zarar görmekte ve “Zulüm” olarak nitelendirilmektedir.
İnsanın fiziksel ve bedensel omurgası olduğu gibi Psikolojik ve ruhsal omurgası da vardır. Her bir omurganın da ihtiyaç duyduğu gıdası, besini farklıdır. Bu organların büyümesi ve gelişmesi kendi cinsiden olan gıdaları vermek ve dengeli bir şekilde gelişimlerini sağlamak gerekmektedir. Küçük evren ve zübde-i alem (alemin özü), demek olan insanın, her bir organının gıdasını istenilen ölçüde vermek, sağlıklı ve anlamlı bir hayatı yaşamanın gereğidir.
Temelde ve genel manada insanın iki temel omurgası vardır:
1.“Fiziksel ve bedensel omurgası (Maddi boyut),
2.” Psikolojik ve ruhsal omurgası” (Manevi boyut).
Maddi boyut dediğimiz organların gıdası da maddidir. Örneğin acıktığımızda yemek yeriz, susadığımızda su içeriz. yeme ve içme, midemizi ikna eder, inşa eder ve ihya eder. Midemiz, maddidir ve somuttur. Midenin ihtiyaç duyduğu yeme ve içme de maddidir, somuttur, ölçülebilir ve tartıla bilirdir. İnsanın manevi boyutu olan “Psikolojik ve ruhsal omurgası”, soyuttur ve manevidir. Gıdası da kendi cinsindendir. O da manevi değerlerdir. Örneğin bütün insani değerler; merhamet, infak, hasbilik, empatik yaklaşım, iyilik yapmak ve benzeri davranışlar, Psikolojik ve ruhsal omurgamızın temel gıdalarıdır. Bu gıdalardan mahrum kalan bir insanın anlamlı bir hayat yaşaması ve hayatı anlamlandırması mümkün görünmüyor.
Fıtrat nizamı İslam, bütün bu değerleri ve güzellikleri altın tepsi içinde insanlığa sunmaktadır. İnsana düşen görev , bu değerlerden azami derecede faydalanmaktır. Bu her insanın yararınadır.
