<div>İslam, ticaretin kutsiyetini dört değer nesnenin içinde şöyle ifade eder: “dört şeyden birini yap, ilim, ziraat, ticaret, sanat.”</div> <div>Evet, kişi öncelikle ilim elde etmeye çalışmalı, akabinde ya ziraat, ya ticaret ya sanat icra etmelidir.</div> <div>Bunların tümünden mahrum bir insanın maddi manevi yaşaması imkân haricidir. Nebimiz (asv) buyurur ki meşru ticaret tasvip edilen makul alış veriştir, hatta meşru ticaret yapan tüccarın derecesi Allah katında Salihlerin hatta şehitlerin derecesidir.</div> <div>Meşru ticaret hilesiz ticarettir, süte su katan, bal ve zeytinyağına başka gıdaları karıştıran, marketlerde eşyaya yabancı gıdaları katan tüccar hakiki tüccar değildir ticareti de haramdır, helal değildir. </div> <div>Tefecilik ise şeklen ticaret listesinde düşünülse de bu dört matlubun dışındadır ve açık ifadeyle sömürü ve haram listesine dâhildir.</div> <div>Tefecilikle elde edilen mal haramdır, helal değildir, faizin de üstünde bir alış veriş şeklidir. Evet, tefecilik beşeri kanunda da suçtur. </div> <div>Bu suça tekabül edecek şekilde[16] TCK'nin 241. maddesinde düzenlenen “tefecilik suçu” ise aşağıdaki şekildedir: “Tefecilik Madde 241- (1) Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” </div> <div></div> <div>Hakka namzet ol. </div>