AMERİKADAN NOTLAR (8)

AMERİKANIN BÜYÜK ŞEHİRLERİNDEN ŞİKAGO'DAYIZ.

Ve İlliinois eyaletinin başkenti Şikagodayız.

Bizim hedefimiz Şikago idi. Şehir gerçekten muhteşemdi. 100 kattan fazla binaları, şehrin ortasından geçen nehirleri, mükemmel parkları ve gezi alanlarıyla insanların yaşamak isteyecekleri bir büyük şehirdir.

İllinois eyaletine bağlı Chicago Amerikanın en büyük 2.şehridir. Newyork, Los Anceles, Şikago Amerikanın en büyük 3. Şehri.

GÜNLÜK KİRALIK EV SİSTEMİ NASIL ÇALIŞIYOR?

Sabahleyin kiraladığımız evden çıkıp şehir turuna çıktık. "Kiraladık" derken aklıma geldi. Amerikanın hangi şehrine giderseniz internetten kiralık ev bulabilirsiniz. Verilen telefon numarasını arıyorsunuz, fiyatta anlaşıyorsunuz, parayı kredi karıyla ödedikten sonra ev sahibi size bir şifre veriyor. Verilen rakamları kilide yazıyorsunuz ve kilit açılıp içinden evin anahtarı çıkıyor. Sizde anahtarı alıp evi açıyor ve oturmaya başlıyorsunuz. Gideceğiniz zaman da aynı şekilde anahtarı yerine koyup evden ayrılıyorsunuz. Ne siz ev sahibini görüyorsunuz, ne ev sahibi sizi.

ŞİKAGODA MUHTEŞEM BİR MÜZEDEYİZ

Chicago şehrinde Griffin müzesi 1940 yılındaki Amerika-Almanya savaşını anlatıyor. Batırılan denizaltıları ve savaş gemileri ile diğer muharebe malzemelerinin sergilendiği bu müze görülmeye değerdi. Yer yer savaş anında çekilen filmlerin gösterildiği salonlarda o yıllara ait teknoloji de kendisini gösteriyordu. İki ülke savaşçılarının denizdeki mücadelesi, esir alınan askerler, bastırılan gemiler, düşürülen uçaklar sizi o günlere götürüyor.

MİLENYUM PARK

Şehrin merkezinde Milenyum park var. Kuru fasulye tanesini andıran devasa bu görselde kendinizi görüyorsunuz. Hergün binlerce kişi gelip burayı görüyor ve parktaki etkinlikleri seyrediyor. Bizde buraya gidip hem bol bol fotoğraf çektik, hemde farkta çok güzel bir gezinti yaptık.

Milenyum park ayna gibi görüntülendiğiniz bir maddeden yapı lmış dev bir eser. Herkes onlarca poz fotoğraf çektirip buranın tadını çıkarıyordu.

KAHİRE RESTORANINDAYIZ...

Oldukça fazla yorulmuş ve acıkmıştık. İnternetten baktığımızda Türk lokantası yoktu. Onun yerine Kahire restoranı bulduk ve oraya gittik. Garson kıza ne tavsiye edeceğini sorduk. Karışık ızgara ile sarı veya beyaz pirinçten birisini önerdi.

Yemek geldi, fena değildi ama bizim damak tadımız pek uygun değildi.