USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

CUMA GÜNÜ VE FAZİLETİ

CUMA GÜNÜ VE FAZİLETİ

İslam’ı tebliğ etmek için Medine’ye gönderilen Mus’ab bin Umeyr( ra) peygamber efendimize bir mektup göndererek; Medine’deki Müslümanların kaynaşmaları, toplanıp bir araya gelebilecekleri özel bir günlerinin olmasını istediklerini yazdı. Peygamber (sallallahu aleyhi sellem) de Müslümanların, Yahudi ve Hristiyanların bayram günlerinden farklı bir günü, Yahudiler cumartesi günü, Hristiyanlar ise pazar gününü kutsal kabul ettiklerinden peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) cuma gününü bayram olarak belirlemiştir.

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Mus’ab’a(ra) öğle vakti iki rekatlık bir namaz kıldırmasını ve beraberinde hutbe okumasını istedi. Mus’ab(ra) buna uyarak on iki kişiyi toplayıp namaz kıldırmıştı. İşte bu namaz Medine’de hatta islam tarihinde kılınan ilk Cuma namazı olarak tarihe geçmiştir. Hz. peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ise Cuma namazını onlardan daha sonra kılabilmişti. Allah resulü hicret sırasında Medine’nin hemen yakınındaki salim b. Avf kabilesinin yaşadığı ‘’Ranuna’’ denen yere ulaştığında Cuma vakti girmişti. Cuma namazını ilk defa, sonraları ‘’cuma mescidi’’ olarak anılacak bu mübarek mekânda kıldırmış ve ilk hutbesini burada okumuştu.

Artık cumanın Müslümanlar nazarında ayrı bir önemi vardı. Bir araya gelmeleri ve kendilerini ilgilendiren meseleler hakkında istişare yapmaları, Müslümanların bu vesileyle birbirlerinden haberdar olmaları, böylece kaynaşarak birliktelik ruhu kazanmaları, hep birlikte Allah"ı anmak ve ibadet etmek için cuma namazının eda edilmesi, cumayı Müslümanlar için diğer günlerden farklı ve anlamlı kılan faaliyetlerdi. Hz. Peygamber"in cuma günü için, “Güneşin doğduğu en hayırlı gün, cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve o gün cennetten çıkarıldı. Kıyamet de ancak cuma günü kopacaktır.” (Müslim, Cum’a, 18) ve“Cuma sizin en faziletli günlerinizdendir.” ( Ebû Dâvûd, Salât, 200, 201) buyurması aslında cuma gününün ne şekilde algılandığına işaret etmekteydi.

Cuma’yı bu kadar faziletli yapan en önemli unsurlar, şüphesiz cuma namazı ile namaz öncesindeki hutbedir. Peygamber Efendimiz Müslümanların cuma namazına mümkün olduğunca erken gelmelerini isterdi. Bununla ilgili olarak o şöyle buyurmuştur: “Cuma günü olduğu zaman melekler mescidin kapısında durur, gelenleri öncelik sırasına göre yazarlar. En erken gelen (Allah için) bir deve bağış layan kimse gibidir. (Ondan) sonraki bir sığır bağışlayan gibidir; sonraki bir koç, daha sonraki bir tavuk, en son gelen ise bir yumurta bağışlayan gibidir. İmam hutbeye çıkınca melekler (sevapları yazmayı bırakarak) sahifelerini dürüp zikri (hutbeyi) dinlemeye başlarlar.” (Buhârî, Cum’a, 31)

Resûlullah (sav), cuma günü temizlenip cuma namazı için camiye erkenden giden ve susup hutbeyi dinleyen kişiye, bu yolda attığı her bir adıma karşılık gündüzü oruç, gecesi ibadetle geçirilen bir yıllık sevap verileceğini söylemiş,( Tirmizî, Cum’a, 4 )bu günde kendisi için çokça salavât getirilmesini tavsiye etmiş ve bu salavâtların kendisine ulaştırılacağını haber vermiştir.( Ebû Dâvûd, Vitr, 26) Ayrıca, “Her kim gusleder, sonra cumaya gelip belirlenen namazı kılar, sonra hutbesini bitirinceye kadar sessizce (imamı) dinler, sonra onunla beraber namazını kılarsa, o cuma ile sonraki cuma arasındaki günahları ayrıca üç günlük günahları daha bağışlanır.”( Müslim, Cum’a, 26.)

Hz. Peygamber Müslümanlardan, bu kıymetli günde cuma namazı için özel hazırlık yapmalarını istemiş ve şöyle buyurmuştur: “Bulûğa ermiş olan herkesin cuma günü gusletmesi, misvak kullanması ve mümkün olduğu kadar koku sürünmesi gerekir.” (Müslim, Cum’a, 7) 

Cuma günü yerine getirilmesi gereken bir başka sorumluluk, cuma namazına katılmaktır. Gerek, “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah"ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.” (Cum’a, 62/9) mealindeki âyet, gerekse Hz. Peygamber"in, “Cuma namazına gitmek, bulûğa ermiş olan herkese farzdır.” Buyruğu (Nesâî, Cum’a, 2) yetişkinlere bu sorumluluğu yüklemiştir. Bundan dolayı Resûlullah, cuma namazını mazeret olmaksızın terk eden kişiye gücü yettiği ölçüde sadaka vermesini tavsiye etmiştir. (Ebû Dâvûd, Salât, 204, 205) Başka hadislerde ise zaruret olmaksızın (İbn Mâce, İkâmet, 93) yahut önemsemediğinden dolayı üç sefer cuma namazına katılmayanın kalbinin mühürleneceği uyarısı yapılmıştır. (İbn Mâce, İkâmet, 93)

Cumanın hayrı ve bereketi üzerinize olsun.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ