<div>Madagaskar’ın başkenti Antananarivo’da 3 gün kaldıktan sonra her gün ortalama 250-300 kilometre yol alarak ülkenin Doğu ucuna gittik. 4 şehir, çok sayıda ilçe ve onlarca köyün içinden geçtik. Ana yollar çok kötü olduğundan ve yer yer çukurlaştığından 250-300 kilometreyi ortalama 7-8 saatte yapabiliyorduk. Zaman zaman anlatacağım bu şehirlerdeki ulaşımımız 900-950 kilometreyi bulduk ve bizler 16 kişilik minibüste fıkralar anlatarak, espriler yaparak yolları katettik ve Morandova şehrinden uçağa binerek 1 saatlik uçuştan sonra tekrar başkent Antananarivo’ya döndük.</div> <h4>Bu bilgilerden sonra anlatımlarına devam edeyim:</h4> <div></div> <h3><strong>BATMAN BİR KALP BİN UMUT DERNEĞİ, FAKİR ÖĞRENCİLERE KIRTASİYE YARDIMINDA BULUNDU</strong></h3> <div>Programımızda bir köye gidip oradaki öğrencilere defter, kalem gibi kırtasiye yardımı yapmak vardı. Türkiye’den getirdiğimiz ve oradan temin edebildiğimiz kırtasiyeleri sallarla ulaştığımız Hint Okyanusundaki Morondova şehri, Betaday’e köyüne gittiğimizde öğrenciler dersteydi. Öğretmenler bizi sınıfa kabul ettiler ve bizde öğrencilere kırtasiye yardımını yapmaya başladık. Tabi bunu önceden bildiğimizden Dr. Mahmut Akdağ bey, Dr. Utku bey ve diğer katılımcılar da fazlasıyla malzeme almıştı. Ben dağıtım yapmadan önce sınıfın kara tahtasına “Batman bir kalp, bin umut derneğinin öğrencilere yardımıdır” yazdım ve dağıtıma başladık. Arkadaşlarımdan Dr. Mahmut Akdağ, Bir Kalp, Bin Umut Derneğinin bu çalışmasını takdir etti ve bu derneğin fahri gönüllüsü olacağını söyledi.</div> <div>Batman’dan yurt dışına giderken yoksulluklarını anlattığım “Bir Kalp, Bin Umut Derneği Başkanı” Veysi Mercimekçi, para verip Dernek adına kırtasiye yardımı yapmamı istedi ama kabul etmeyerek kendi imkanlarımla aldığım malzemeleri dağıtmaları için öğretmenlere verdim. Öğretmenler ve öğrenciler çok sevinmişti. Diğer arkadaşlarımız da diğer sınıflara yardımda bulundular.</div> <div></div> <h3><strong>“BATMAN BURADA” SLOGANINI UNUTURMUYUM!</strong></h3> <div>Sevgili arkadaşım “Batman Burada”nın sahibi Vedat Aker’in bir çok ülkede “Batman Burada” sloganını söylettiğini biliyordum. Ben de bulunduğumuz sınıftaki öğrencilere bir-iki kez “Batman Burada” provasını yaptırdıktan sonra çocuklar bunu hep birlikte defalarca söyledi, Vedat Aker de bundan büyük bir mutluluk duydu ve kanalında paylaştı. Daha sonra rehber aracılığıyla bunun ne olduğunu soran öğretmenlere Türkiye’nin Batman şehrinde 1 milyona yakın takipçisi olan bir sitenin olduğunu anlattım.</div> <div></div> <h3><strong>İNSANLAR KİRLİ SULARDA ÇIRILÇIPLAK YIKANIYORLAR</strong></h3> <div>Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyin özellikle kırsal alanda yaşayan bu ülkenin insanları o kadar yoksullar ki, sabun ya da şampuan gibi şeyleri bilmiyorlar. Aralarından 100-150 metre olan kadınlar ve erkekler çamurlu suda yıkanıyor ve avret yerlerini örtmeye gerek duymuyorlar.</div> <div>Bütün nehir kenarlarında karşılaştığımız bu manzara onlar için normaldi ama, temizlik ve hijyenden habersiz olan bu ülkenin insanları gerçekten sıkıntı içindeydi.</div> <div></div> <h3><strong>ALTIN ARAYICILARI HER TARAFTA ŞANSLARINI ARIYORLARDI</strong></h3> <div>Araçla yol aldığımız bir yerde nehrin kenarından yüzlerce kişinin ellerindeki demirlerle kayalara vurduğunu ve bizdeki gibi kayalara oyuk açarak buğday dövdüklerini zannettik ama, öyle değildi. Köprü üzerinde araçtan indikten sonra bu kadar kişinin altın aradığını öğrendik. Belli yerlerdeki kayaları yaptıkları demirle toz haline getirdikten sonra bu toz su kenarındaki kadınlara götürülüyor ve kadınlar tozları saç kavurma aleti gibi oval bir tepsiyi sallaya sallaya içinde altın olup olmadığını kontrol ediyorlar. Yüzlerce kişinin ortak olarak yaptığı bu işte eğer altın bulunduysa bu gurup içindeki en güvenilir adama veriliyor ve o altını bozdurup çalışanlara hakkını veriyormuş.</div> <div></div> <h3><strong>ÜLKENİN YÜZDE 85’İ HIRİSTİYAN AMA ERKEKLER SÜNNET OLUYORMUŞ.</strong></h3> <div>Rehberimiz Cem bey bizi bir saraya götürdü, sarayı gezip içindeki tarihi eşyaları inceledikten sonra farklı bir konu anlatacağını söyledi ve anlatmaya başladı:</div> <div>“Buradaki halkın çok büyük bölümü Hıristiyan. Ama erkeklerinin çoğu sünnetli. Bunun anlaşılması ve inandırıcılığı olması için sarayın üstüne 5-6 metre uzunluğunda sünnetli bir erkek cinsel organı heykeli koymuşlar ki, bunu herkes bilsin ve çocuklarını sünnet ettirsinler.” Ben Hıristiyan erkeklerin sünnet olduklarını ilk defa burada gördüm, duydum ama buradaki Hıristiyanlar gerçekten de sünnet oluyorlarmış.</div> <h3><strong>VE ÜLKENİN CUMHURBAŞKANI KAÇIYOR</strong></h3> <div>Eylemlerin giderek şiddetini arttırdığı günlerde ve ülkedeki askeri üst düzey komutanının “Halk eylerinde haklı” açıklamasını yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı Andry Rejoelina sağlanan küçük bir uçakla Madagaskar’dan 2 saat uzaklıktaki bir adaya kaçıyor. Oradaki anlatımlara göre ülkenin başkanı en az 200 kilo altını da beraberinde götürüyor. Tabi bu kaçışta burasını sömürge olarak kullanan Fransızların payı büyük.</div> <div></div> <h3><strong>BAOBAB AĞAÇLARI BİNLERCE YIL YAŞIYOR</strong></h3> <div>Yine bu ülkeye özgü endemik bitkilerden olan Baobab ağaçları için 2 saatlik bir yolculuk yapıp ağaçların bölgesine ulaştık. Gerçekten de devasa ağaçlar herkesin ilgisini çekiyordu. Bizim gibi yüzlerce Asyalı ve Fransız bu ağaçların arasından batacak olan güneşin enstantanesini yakalamak için bekliyorlardı.</div> <div>Tablo gibi fotoğraflar çektikten sonra Baobab ağaçlarıyla ilgili bilgi aldık. Bu ağaçların çok uzun yaşadıkları, özellikle Fransızların ağaçların korunması için gereken bakım ve ilaçlamayı yaptığını öğrendik. Bizler de ağaçları doya doya izleyip bol bol fotoğraf çektikten sonra bölgeden ayrıldık.</div> <div>- YARIN:</div> <div>- MEZARLAR 3 YILDA BİR AÇILIP ÖLÜLER İÇİN EĞLENCELER DÜZENLENİYOR</div> <div>- HOROZ DÖVÜŞLERİ EN BÜYÜK EĞLENCELERİ</div> <div>- KİLİSEDE OLAYLAR ÇIKMASIN DİYE ÖZEL AYİN</div> <div>- YİYECEKLER TAVUK AYAĞI, DANA DERİSİ, ÇİĞ BALIK VS.</div> <div>- TENCERE FABRİKASI DEDİKLERİ DÖKÜMHANE…</div> <div>- YİYECEKLER TAVUK AYAĞI, DANA DERİSİ, ÇİĞ BALIK VS</div> <div>- TENCERE FABRİKASI DEDİKLERİ DÖKÜMHANE…</div> <div>- VE TÜRKİYEYE DÖNÜŞ…</div>