<div>24-25-26 Ekim 2025 tarihlerinde 3 günlük Suriye Gezisindeki müşahedelerimi “Suriye Notları” başlığı altında siz okuyucularımla paylaşıyorum. Bu üçüncü Suriye Notları. İkinci Suriye Notları'nın en sonunda şöyle belirtmiştim. “Bu yazıda Halep Şehrinden bahsedemeden yazımızın hacmi doldu. Bir sonraki yazımızda inşallah, Halep'ten bahsedeceğim.”</div> <div>Evet, bu yazıda önce Halep şehrinden bahsedeceğim. <strong>Halep, Suriye'nin en büyük şehri ve bizim için İstanbul neyse Suriye için Halep öyledir. Suriye'nin başkenti Şam, ancak ticaretin ve ekonominin başkenti Halep'tir.</strong></div> <div><strong></strong></div> <div>Halep şehri büyük ve zengini de, fakiri de çok bir şehir.</div> <div>Halep şehri, capcanlı ve gece geç saatlerde bile dükkan ve carşıların açık olduğu bir şehir.</div> <div><strong>Şam, Humus ve Hama üzerinden Halep'e girer girmez Türkmen kardeşlerimizin yaşadığı mahalleleri ziyaret ettik ve Türkmen kardeşlerimiz ile hasbihal eyledik, hal hatır sorup sohbet ettik. Bizden bir istekleri var mı, yok mu, sorunlarını dinledik.</strong> Oradan müsaade isteyerek doğrudan Halep Kalesine doğru arabalarımızı sürdük.</div> <div>Halep Kalesi belki 4000 yıllık bir kale. Muazzam bir eser. Tarihin çok eski tarihlerinde inşa edilen bu kale birçok Devlet ve medeniyet tarafından restorasyon ve yenileme çalışmaları ardından günümüze kadar sağlam ulaşmış. Halep Kalesinin bugünkü halinin Eyyubi Devletinin bir hatırası olduğu ve kaleye en son şeklini Eyyubilerin verdiğini söyleyebiliriz. Halep Kalesi Eyyubilerden beri bu haldedir. Ancak orada Suriyeli kardeşlerimizden öğrendiğimize göre 6 Şubat 2025 Kahramanmaraş Büyük Depreminde kale içindeki bazı binaların ve tarihi yapıların (maalesef) yıkıldığını öğrendik.</div> <div></div> <div><strong>Yıkılan yalnız Halep Kalesi mi? Binaları yalnız depremler mi yıktı?</strong></div> <div>Ah, ah, ah! Suriye adeta ikinci Gazze gibi baştan sona yıkık ve harabe halinde. Siyonist ve emperyalist oyunlar ile 1917 yılında elimizden çıkartılan ve Osmanlı'dan kopartılan Suriye, 100 yıldır gün yüzü görmedi. Suriye en son yıkımı, 14 yıllık iç savaşta gördü. Suriye'yi depremler değil, 2010-2024 yılları arasında 14 yıl süren iç savaş yıktı.</div> <div><strong>Bilindiği üzere zalim Esed rejimi Suriye'de Baba'dan Oğul'a 60 yıl kadar sürdü. Bu 60 yılın son 14 yılı iç savaş şeklinde sürmüştür. </strong></div> <div>Ancak Allah'ın yardımıyla artık Suriye özgür. 8 Aralık 2024 günü zalim Esed rejimi devrildi ve Ahmet El Şara yönetiminde bir yeni hükumet kuruldu. Bu aşamadan önce çok zor bir dönem yaşandı.</div> <div></div> <div><strong>Zalim ve zorba Esed Rejimi Askerleri, iç savaş boyunca Ülkeyi harabeye çevirdi. Yalnızca Esed mi Suriye'yi harabeye çevirdi? Hayır. Suriye'de YPG denilen aynı PKK gibi bir terörist oluşum da Suriye'de büyük tahrip ve yıkım meydana getirmiştir.</strong></div> <div>Suriye Tel Rıfat bölgesinde terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG'nin bombaladığı Camii kalıntılarını gördük ve bir Camiin nasıl o hale getirildiğini esefle müşahede ettik.</div> <div>Suriye'de kaldığımız süre içerisinde en çok yıkılmış ve bombalarla tahrip edilmiş binalar gördük. Türkiye'den Suriye'ye girip oradan Azez'den Şam'a doğru hareket ettiğimizde 400 km kadar yol gittik. Bu yol boyunca sağlı-sollu baktığımızda Suriye iç savaşının bir Ülkeyi harabeye çevirdiğini gördük. Evler, binalar, apartmanlar, adeta bombalarla delik deşik edilmişti.</div> <div></div> <div>Allah Suriye'li kardeşlerimizin yâr ve yardımcısı olsun.</div> <div><strong>Suriye iç savaşında zalim Esed rejimini yıkan ve 14 yıl boyunca canla başla savaşıp zorba Esed diktatörlüğü bitiren tüm mücahid güçleri (Özgür Suriye Ordusunu ve bu ordu içindeki Arap ve Türkmen Kardeşlerimi) saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum. Allah cümlesinden razı olsun. </strong></div> <div>Ve bu savaşta o kadar isimsiz kahramanlarımız var ki, bu kahramanlarımızdan komutan seviyesinde olup isimlerini Suriye'de duyduklarımız var. Onların hepsini tabi burada beyan edemem. Onlar zaten isimsiz kahramanlardır. İsmen öne çıkmak istemezler.</div> <div>Ancak bir Komutanımız Şehid olmuştur. Ali Komutanımızı ismen yad etmek istiyor ve bu Şehid Komutanımız için sizden hassaten bir fatiha bekliyorum. Bu rica hem benim ricamdır ve hem de Suriye'de üç gün boyunca bize mihmandarlık yapan bir Türkmen Kardeşlerimizin ricasıdır. O da savaşta bizzat Ali Komutan ile birlikte savaşıp ayağında hâlâ kurşun yarası olan bir Türkmen kardeşimizdir. Allah kendisinden razı olsun.</div> <div>Bu yazımızın sonunda şunu belirteyim. <strong>Suriye'de kesinlikle biz Türkiye olarak ekonomi, siyaset, kültür ve inşa ile ihya faaliyetleri ile etkili bir şekilde yer almalıyız.</strong></div> <div>Suriye bundan önce yani 2000 yılından önceki Türkiye hükümetlerinin yaptığı gibi ilgisiz bırakılamaz. Suriye güvensiz ve huzursuz olursa Türkiye de huzursuz ve güvensiz olur. Kesinlikle Türkiye bütün gücüyle Suriye'de varlığını hissettirmelidir.</div> <div>Suriye'de Türk olmak büyük değer görmektir. Biz seyahatimiz boyunca 3 gün bunu hissettik. Suriye halkı Türk halkını seviyor ve büyük değer veriyor. Bunun kıymetini bilelim.</div> <div></div> <div>Her ne kadar Türkiye ve Suriye iki ayrı Devir olsa da kader de tektir. Kaderlerimiz aynıdır ve iki ayrı Devlet gibi değil aynı bir Devlet gibi bir his içinde olmalıyız Türkiye ve Suriye halkı olarak.</div> <div><strong>Türkiye ve Suriye olarak, asla ve asla siyonist ve emperyalist güçlerin sinsi tuzaklarına düşmeyelim ve oyuna gelmeyelim.</strong></div> <div>Biz Türkiye ve Suriye olarak iki ayrı Devlet, ancak tek ve bir kadere sahibiz. Aynı gemide yol alıyoruz. Bu gemi inşallah sağ-salim limana ulaşacak. Vesselam.</div> <div></div> <div>(30 Ekim 2025 / 8 Cemaziyelevvel 1447)</div> <div> </div> <div></div> <div> </div> <div> </div> <div> </div> <div> </div> <div> </div> <div> </div> <div> </div> <div> </div>