MEHMET EMİN EKMEN YİNE GÜNDEMDE...

Mersin milletvekili ve hemşehrimiz Mehmet Emin Ekmen, bugüne kadar görev yapmış bütün milletvekillerimiz arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde en fazla söz alan, televizyon programlarındaki tartışmalara katılarak fikirlerini net şekilde ifade eden ve sesini kamuoyuna duyuran isimlerden biri oldu.

Geçmişte “Barış süreci”nin önemli aktörlerinden biri olarak o dönemdeki pek çok toplantıya katılan Ekmen, bugün de benzer bir kararlılıkla yeni kurulan bir oluşumun içinde yerini aldı. Geçtiğimiz hafta içerisinde birkaç televizyon programına çıkarak hem gündemi değerlendirdi hem de dikkat çeken tespitlerde bulundu. Özellikle söylediği bir cümle, manşetlere taşındı ve farklı kesimler tarafından olumlu şekilde tartışılmaya başlandı. Mehmet Emin Ekmen’in, “Barış süreci silah bırakmakla kalmamalı” sözleri, tek başına büyük anlam taşıyan, derinliği olan ve farklı açılardan yorumlanabilecek bir ifade olarak dikkat çekti.

Bu cümle, sadece geçmişte yaşanan bir süreci değil, bugünkü toplumsal ve siyasal ortamı da ilgilendiren çok yönlü bir mesaj barındırıyor. Silahların kazana atılıp eritildiği, çatışmanın sona erdiği bir dönemi hatırlıyoruz; ancak bugün gelinen noktada Selahattin Demirtaş ve onun gibi yüzlerce siyasetçi hâlâ cezaevinde bulunuyor. Yine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Antalya ve Adana belediye başkanları ile birlikte çok sayıda yerel yönetici yargı süreçleriyle karşı karşıya kalmış durumda. Görevden alınarak yerlerine kayyum atanan onlarca il, ilçe ve belde belediye başkanının kendi makamlarına dahi girememesi, demokratik işleyiş açısından tartışma konusu olmaya devam ediyor. Bunların yanı sıra, 15 temmuz sonrası ömür boyu hapis cezasına çarptırılan erler, askeri okul öğrencileri, “FETÖ” suçlamasıyla tutuklanan yüzlerce insan, cezaevlerinde yaş alanlar, gençler , anneler ve hatta bebeklerini parmaklıklar ardında büyütmek zorunda kalan kadınlar var. Üstelik, dağdan inip silah bırakan insanların gelecekte hangi koşullarda yaşayacağı ve topluma nasıl entegre edileceği de belirsizliğini koruyor.

Mehmet Emin Ekmen’in gündeme getirdiği temel nokta, sadece silahların bırakılmasının barış için yeterli olmadığı, bunun ötesinde geniş kapsamlı bir demokratikleşme ve toplumsal uzlaşı sürecine ihtiyaç duyulduğudur. Bu yaklaşım, hem geçmişte yaşanan sorunların hem de bugün devam eden hukuki, siyasi ve sosyal meselelerin ele alınması gerektiğini vurguluyor. Milletvekili Ekmen, saydığı ve burada dile getirmediği daha pek çok konunun kurulacak komisyonda görüşülmesini, adaletin herkese eşit şekilde uygulanmasını ve toplumsal barışın kalıcı hale gelmesini savunuyor.

Yeni kurulan “Milli Dayanışma, kardeşlik ve Demokrasi” Komisyonu’nun adı bile başlı başına umut veren bir çağrı şım taşıyor. Bu komisyon, adından anlaşılacağı üzere, tüm kesimlerin sorunlarının ortak akılla çözülmesini hedefleyen bir platform olabilir. Elbette, bunun için bütün partilerin sağduyulu davranması, siyasi çıkarları bir kenara bırakıp meseleleri madde madde, şeffaf ve kararlı biçimde değerlendirmesi gerekiyor. Türkiye, uzun yıllardır çözüm bekleyen konulara sahip; toplumun farklı kesimleri, artık sorunların raflara kaldırılmasını değil, çözüme kavuşmasını istiyor.

Umut ediyorum ki Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, hem ismine yakışan hem de insanları sevindirecek kararlar alır. Toplumsal hafızada, geçmişte yaşanan acıların bir daha tekrarlanmaması için kalıcı adımlar atılması, hem barışın hem de demokrasinin güçlenmesi adına tarihi bir fırsat olacaktır. Belki de bu yeni süreç, Türkiye’de yepyeni bir dönemin kapısını aralayabilir. Dilerim ki bu fırsat heba edilmez ve geleceğe umutla bakabileceğimiz bir tablo ortaya çıkar.

Hoşça kalınız.