Her insan, çok kıymetli bir değerdir. Zira o, “Zübde-i alemdir” yani, alemin özüdür-özetidir. Kuran diliyle İnsan, eşref-i Mahlukattır. Yani yaratılmış varlıkların en şereflisi, en onurlusu ve en değerlisidir. Bu kadar değerli ve onurlu olan insana, hakkettiği bu değeri vermek gerektiği açıktır. Bu nasıl olur? Bu hakkettiği saygınlığı göstermek, ona olan vefa borcunu yerine getirmek ve Değer dili iletişimiyle bunu sağlamaktır.
En zor zamanlarında bile Peygamber efendimizi yalnız bırakmayan Müminlerin Annesi Hz. Hatice’yi her zaman hayırla yad ederdi, Peygamber efendimiz. Hz. Aişe validemiz bu duruma kıskanıp, “Sanki dünyada Hatice’den başka kadın yok!” deyince, Peygamber efendimiz, “Bütün insanlar bana inanmazken o bana inandı. Herkes beni yalanlarken o doğruladı. İnsanlar yardımlarını benden esirgediklerinde o bana destek oldu.” diyerek ne kadar vefalı ve kadirşinas olduğunu göstermiştir.
Ailede değer ve takdir dili hiç şüphesiz karşılıklı olmalı. Bunu da Hz. Hatice validemiz bunu hakkiyle yerine getirmiştir. Vahyin geldiği ilk anlarda korkan ve endişe duyan Peygamber efendimize teskin edici sözlerle şöyle hitap eder: “Korkma! Allaha yemin ederim ki, o(Allah) seni hiçbir zaman utandırmaz. Çünkü sen akrabalarını gözetir, doğru konuşursun. Güçsüzlerin sıkıntılarını yüklenir, fakirin ihtiyacını karşılarsın. Misafire ikramda bulunur, musibete uğrayana yardım edersin.” Böylesi; güveni, vefayı, değer vermeyi esas alan ve saygı, sevgi ve kadirşinas yaklaşımlı bir yuva hiç kuşkusuz bütün insanlık için bir örneklik teşkil etmektedir.
H.Öresin, “Aile hem bir değerdir hem de değer kaynağıdır. İnsanlığın dürüstlük, adalet, merhamet gibi pek çok ortak değer, aileler vesilesiyle nesillere aktarılır. O halde değer dilini kullanmada, övgü ifadelerinde en cömert davranacağımız yer ailemizdir.
Evlerimiz için mesken ifadesini kullanırız. Mesken, “sükûnetin hâkim olduğu, huzur bulunan yer” anlamına gelir.
Değer dili aidiyet duygusunun da temelidir. Kişi kendisini ancak değer gördüğü ve takdir edildiği yere ait hisseder…
Değer dilinin hâkim olduğu ailede «Sen» diye dışlama değil, «Biz» diye kuşatma ve kucaklaşma Vardır.
Değer dilinin hâkim olduğu ailede erkek-kız ayırımı gibi yüz kızartıcı bir suç hayat bulamaz.
Değer ilinin hâkim olduğu ailede herkes güzeldir, güzel görür, güzel görünür ve güzelleştirir.
Kısaca Değer dili varsa, rekabet değil refakat vardır.” diyerek Değer dilinin aile bağını nasıl güçlendirdiğini veciz bir şekilde ifade etmektedir.
Değer dili, insanı olgunlaştırır ve ona katma değer katar. Bu katma değer, olayları ve olguları değerlendirirken, farklı şeylerin benzerliklerini ve benzer şeylerin farklılıklarını görebilme, analiz edebilme ve hakikatin ortaya çıkmasına yardımcı olur. Gönül ve Değer diliyle donanımlı insanlar, çocukluğun masumiyetini, gençliğin zarafetini, olgunluğun kararlılığını ve ihtiyarlığın bilgeliğin doğru okuma, anlama, kavrama ve algılama ferasetini kazandırır. İhtiyar ve muhtar sözcüklerinin etimolojik kök anlamlar aynıdır ve anlamı; seçilmiş, seçkin kişi demektir. Dolayısıyla değer dili sayesinde, bütün toplumsal katmanlarla olumlu bir iletişimle var olan sorunların giderilmesi noktasında çözümler aranır ve güzel sonuçlar elde edilir.
Bilgiye, bilime, ilime, irfana, hikmete ve tasavvura dayalı bir Değer dilinin çözemeyeceği sorun yoktur. Zira Gönül ve Değer dili bir kalb dilidir. Bütün mesele bu Değer diliyle, kalbe ve ruha dokunabilmektir.
Değer dili iletişimi; Sıhhatli, sağlıklı ve yaşanabilir bir hayatın anahtarıdır.