?>

İSLAM’IN İNSANI OLMAK

Prof. Dr. Şemsettin Dursun

2 gün önce

İslam’ın İnsanı olmak; ilim ve irfandır.
İslam’ın İnsanı olmak; her türlü kibir ve gururdan arınarak, tevazuyu kuşanmaktır.
İslam’ın İnsanı olmak; iman ve Salih Amel birlikteliğidir.
İslam’ın İnsanı olmak; adaleti kuşanmaktır.  
İslam’ın İnsanı olmak; zulmün karanlığına karşı merhameti kuşanmaktır.
İslam; Bedevilerden medeni, haramilerden sahabe ve eşkıyadan evliya çıkaran bir nizamdır. Muhammed İkbal; “Yol kesenler, Kur’an’ı okuyup öğrenince yol gösterici oldular.” diyerek İslam’ın o dönüştürücü gücüne dikkat çekmiştir.
Bir düşünür şöyle der:
“İnsanın aradığı İslam ve
   İslam’ın aradığı ise insandır.
  Bu iki sevgilinin buluşmasıyla «İMAN» ortaya çıkar.
İnsanın İslam’ı yaşamasıyla AMEL, bilmesiyle İLİM, görmesiyle İHSAN,
Tanımasıyla İRFAN ve yaşamasıyla TAKVA ortaya çıkar.”
İman, amel, ilim, ihsan, irfan ve takva gibi altın kavramlar; bireyi, İslamin insanı yapar. Bu güzelliklerle inşa olan insanın elbette ki o oranda sorumlulukları olur. Bu sorumlulukları, Mehmet görmez, şu şekilde açıklar:
“1.Rabbimize karşı sorumluluklarımız,
2.Kendimize karşı sorumluluklarımız,
3. Ötekiye karşı sorumluluklarımız,
4.Aleme (Evrene, Tabiata) karşı sorumluluklarımız.
Alemi alametlerle okumak, imana götürür.
Alemi ayetlerle okumak, tevhide götürür.
Alemi emanet olarak okumak, ahlaka götürür. “
Bütün bir varlık dünyasını yaratan ve eşrefi mahlukat olarak yarattığı insana bu varlık dünyasını musahhar eden Rabbimize karşı sorumluluklarımız vardır. Bu sorumluluklar çerçevesinde hayatımızı inşa etmek durumundayız. Yukarıda işaret ettiğimiz sorumlulukları kısaca şöyle açıklayabiliriz: Allah’ın “Yap!” dediğini yapmak ve “Yapma!” dediğini yapmamak. Allah, neyi “Yap!” diyorsa bizim lehimize ve neyi “Yapma!” diyorsa bizim aleyhimizedir. “Yapma!”  Dediği şeyi yapmadığımız zaman bu lehimize, yararımıza dönüşür. Örneğin; Namaz kılın! oruç tutun! sığınağınız demek olan annenize ve dayanağınız demek olan babanıza iyi bakın! cömert olun! yoksula-kimsesize infakta bulunun! ve benzeri. Bütün bunları yaptığımızda hem Allah indinde hem de toplum nezdinde daha itibarlı ve onurlu bir konuma geliriz.
Allah’ın “Yapma!” dediği şeyleri şöyle özetleyelim:
İçki içme! kumar oynama! zina yapma! cinayet işleme! hırsızlık yapma! yalan söyleme! Ve benzeri. Bunları yapmadığımız zaman; Allah indinde de Toplum nezdinde de daha itibarlı konuma gelmiş oluruz.
Bizler bu evrende,” Zübde-i Alem” demek olan Alemin özüyüz, özetiyiz. Bu öze uygun tarzda bir hayatı inşa etmemiz gerektiği aşikardır.
Bizim dışımızda kalan tüm insanlara, tüm toplumsal katmanlara karşı sorumluluklarımızın olduğu açıktır. İnsanlara öğüt vermekten ziyade, yaşantımızla örnek olmamız gerekmektedir.
Biz, içinde yaşadığımız evrenin çocuğuyuz. Bu evren bize emanettir. Emanete iyi bakmamız, ahlakın gereğidir. İslam’ın insanı olmak, emanete sıkı-sıkıya sarılmamızı gerektirir.
İnsanlık alemi içinde her konuda örneklik göstermemiz, söylem ve eylemlerimizin örtüşmesine bağlıdır. Söylem-eylem birlikteliği, örnek olmanın mihenk taşıdır.
Cahiliye döneminde Peygamber efendimizi öldürmeye giden Ömer’in, Hazreti Ömer’e dönüşme sahnesini, Sezai Karakoç şu şekilde genel bir prensip haline getirmiştir: “İslam’ı öyle canlı ve diri yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.”
Yatay yürüyüş demek olan “Düşünceyle”, dikey yürüyüş demek olan “Tefekkürü” sentezleyerek ve İslam’ın ruhuna uygun olarak yola revan olmak durumundayız. İslam’ın insanı olmak bunu gerektirir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI