Gönül dili; muhatabımızın kalbine, ruhuna, zihin dünyasına dokunmaktır. Bu dokunuşta ilime, bilgiye, bilime, irfana, hikmete ve tasavvura dayalı bir yol takip etmenin hayatî derecede önemli olduğu açıktır.
Gazali; “Bilgi; hüküm ve hikmet sahibi olanın elinde nurdur, hikmetten yoksun olanların elinde nardır.” diyerek bilginin, toplumsal ilişkilerdeki yönlendirmelerdeki çift yönlü oluşuna dikkat çekmiştir. Zira, nur aydınlatır ve nar ise yakar. Çocuklarımızı, gençlerimizi yakan toksik düşüncelerden sakındırarak, zihin dünyalarını aydınlatan ilimle buluşturmak temel sorumluluğumuzdur.
Muhammed İkbal der ki: “Basiretin elinde yeterli güç olmasa dahi, ahlaki davranışta yükselme olur; fakat bu yaşayan bir medeniyetin temellerini atmaya yetmez. Ayni şekilde, güç ve iktidar basiret ve ahlaktan yoksun olursa, bu insanlık için yalnızca felaket getirir.”
İçinde yaşadığımız bu haz ve hız çağında basiret ve ahlaktan yoksun küresel güçlerin, dünyayı nasıl bir fesada ve felakete doğru sürükledikleri ortadadır. Bizler neslimizi bu felakete karşı ilmi, irfanı ve hikmeti esas alan donanımlı bir tasavvurla güçlendirmek durumundayız.
O halde bizler akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim ile geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza, gençlerimize kısa yoldan köşe dönmeyi değil, öze dönmeyi öğretmeliyiz. Öze dönüş; dilimizi taçlandıran sözü ve aklımızı taçlandıran dili en güzel şekilde kullanmakla mümkündür
Her insan; bir eşe, bir aileye, bir yuvaya, bir sükûnete ihtiyaç duyar. Her insan; sevgiye ve ilgiye, bilgiye, huzura ve şefkate kısaca donanımlı bir yuvaya, aileye ihtiyaç duyar.
Peygamber efendimizin ifadesiyle, “Aile; kişiliğimizin, inancımızın ve yaşam tarzımızın şekillendiği bir eğitim yuvasıdır.”
Hüseyin Öresin; “Aile Olmak, Rabbimizin Enfes Beyanıyla, «Birbirine elbise olmaktır.» der.
Elbise gibi örtücü, elbise gibi koruyucu, elbise gibi güzelleştirici, elbise gibi uyumlu olmaktır…
Bu yüzden aile bir ilişki alanı değil, çok yönlü bir iletişim alanıdır…
Kur’an, ailenin temelini Meveddet ve Rahmet kelimeleri üzerine inşa eder. Meveddet; sevgidir, muhabbettir, aşktır. Rahmet ise; merhamettir, şefkattir, nezakettir. Başından sonuna meveddeti yani gönlündeki sevgiyi seslendirebilmek ve en zor anlarda kalbindeki rahmetin sıcaklığını hissettirebilmek, gönül dilinin hâkim olduğu bir yuvada, aile içi şiddetten bahsedilemez. Çünkü böyle bir ailenin içi dışı rahmet olur…
Gönül Dilinin yer ettiği bir ailede rahmet konuşur, şiddet susar.
Gönül Dilinin yer ettiği bir ailede sevgi konuşur, nefret susar
Gönül Dilinin yer ettiği bir ailede dostlar konuşur, düşmanlar susar.
Gönül Dilinin yer ettiği bir ailede bilek gücü değil, yürek gücü konuşur.” şeklinde veciz bir anlatımla izah etmiştir.
Gönül dili, kalb dilidir. “Kalbten kalbe yol vardır.” kutlu sözünün ruh dünyamızdaki çağrışımı, paha biçilmez değerdedir. Sözün gücü, gönül dilini güçlendirir, taçlandırır ve ona katma değer katar. Gücün sözü karşısında, sözün gücü her türlü tahakkümü bertaraf eder. Zira sözün gücü, zihin dünyamızın kilidini açan ve yepyeni ufuklar kazandıran karakteristik bir özelliğe sahiptir. Sözün gücü, basireti bağlı insanların basiretini açarak yepyeni bir dünya kazandırır. Hikmetle, irfanla ve tasavvurla taçlanan “sözün gücü” karşısında, “gücün sözü” tuz-buz olur. Sözün gücü, gönülden gelen ve gönül dilini yapılandıran karakteristik bir özelliğe sahiptir. Gönül dili, köklü iletişimin anahtarıdır.