SON DAKİKA
hava
Advert
Google News

ENDÜLÜS İSLAM DEVLETİ ENTELLEKTÜEL KADINI "LÜBNA"

Son Güncelleme :

2022-06-09 09:35:04

    Tarihen sabittir ki, İslam’ın gölgesinde yürüyen kadın, ilim ve kültürde en şerefli derecelere yükselmiş, terbiye, talim konusunda en büyük payelere erişmiştir. Müslüman kadınlardan hayli hatibeler, şaireler yetiştiği bir gerçektir. Mehdi kızı Uleyye’yi, Ahmed b. Kadım kızı Aişe’yi, Halife Müstekfi Billah’ın kızı Velyede’yi örnek verebiliriz. Kerime el-Mervezi ile Tabibe Zeynep, göz hastalıkları ilaçlarını bulup hazırlayan birer tabibedir. Kadı Cafer Tencali’nin kızı Ummül Hasan, ün yapmış tabipler arasında yer almış, tıp ilmine hayli hizmetleri dokunmuştur. 

    Hadis ilminde de söz sahibi olan Müslüman hanımlar; Kerime el-Mervezi, Muhammed kızı Seyyide-i Nefise bunlardandır. İbn Asakir, Seyyide-i Nefise’nin hadis ravilerinden olduğunu kaydeder. Okuyup yararlandığı üstatları, kadın olup sayıları sekseni geçmektedir ki bunlardan çoğu ilmin yüksek mertebesine erişmişlerdir. Aynı zamanda bu hanımlar arasında İmam Şafii’ye, İmam Buhari’ye, İbn Hallıkan’a ve İbn Hayyan’a hocalık edenleri vardır.  

    Bilim tarihi, bilim adamları ile anılır da peki bilim kadınları hiç yok mudur? Bilim tarihine ismini zarafetle yazdırmış bir kadın, ‘Kurtuba'lı Lübna’ ismini pek kimse bilmese de kendisi yaptıklarıyla insanlık tarihinde silinmez izler bırakmış bir Müslüman bilim insanı. 10. Yüzyılda, Endülüs Emevîleri döneminde, Kurtuba şehrinde yaşamıştır Lübna. Endülüs Emevîleri sultanı III. Abdurrahman’ın sarayında hayatını sürdürdüğü bilinmektedir. 

    Tarihin en karanlık dönemlerinde taşıdığı bilim mirası ile göze çarpan şehir Endülüs’ün Kurtuba’sı… Hem yöneticileri hem de dünyaya kazandırdıkları ilim ve bilim mirası ile bu şehirde yetişmiş ve yine tarihe iz bırakan bir isim Kurtuba'lı Lübna… Bundan yüzlerce yıl önce yaşamış, yaşadığı süre boyunca yaptıkları, çalışmaları ve başarıları ile döneminin yöneticilerini kendisine hayran bırakmış ve devlet tarafından desteklenen Müslüman bir kadın âlimdir, Kurtuba'lı Lübna. Kendisi matematik dehası, kültür abidesi, bilim insanı Lübna olarak anılır. 

    Bazı kaynaklar köyünde çıkan büyük bir yangın sonrasında İspanyol bir köle tüccarı tarafından kurtarılıp köle pazarında satılmaya çalışıldığından bahsetmektedir. Küçük Lübna çok meraklı, zeki ve biraz da konuşkan bir kızdır. Zekâsı ve meraklı tavırları onun diğer bütün kölelerden ayrı muamele görmesini sağlamış, kölelikle başlayan hayat yolculuğu saray kütüphaneciliğine kadar uzanmıştır. Lübna, sarayda sekreterlik ve kâtiplik yapmış, zekâsı ve çalışkanlığıyla dikkatleri üzerine çekmiştir.  

    III. Abdurrahman’ın vefatıyla, onun yerine geçen Sultan II. Hakem, Lübna’nın özel zekâsının farkına varır ve onu Kurtuba Kraliyet Halk Kütüphanesinin idarecisi yapar. İslâm dışındaki tüm inanç sistemlerinde kadının aşağılandığı bir dönemde, Lübna’nın Kraliyet Kütüphanesi’nin başına getirilmesi, İslâm’ın kadına verdiği değer ve konumu görmemiz açısından oldukça önemlidir.  Avrupa’da daha yüzyıllar boyunca hiçbir kadın böyle bir göreve getirilmeyecekti. Günümüz kıstaslarının İslâm’ı kadının özgürlüğünü engelleyen bir din olarak konumlandırmasına karşı Lübna bu tabuyu yüz yıllar öncesinde yıkmıştır. Aynı zamanda onun yaşadığı dönemde 170’den fazla kadın çeşitli değerli kaynakların tercümesinde yer alarak toplumda önemli roller üstlenmişlerdir. 

    Lübna, görevi aldığı günden itibaren kütüphaneyi giderek büyütür ve zenginleştirir. Bağdat, Şam ve Kahire’ye bizzat giderek oralardan kitaplar getirir. Lübna’nın idareciliği sırasında, kütüphanedeki kitap sayısının 500.000’i geçtiği söylenmektedir. Lübna, bunlarla da yetinmez. Aynı zamanda çevirmenlik ve tercümanlık yapmaya da başlar. 

    Çalışmaları sadece bunlarla sınırlı kalmamış, Öklid ve Arşimet gibi isimlerin eserlerinin de dâhil olduğu birçok önemli çalışmaya kendi bilimsel notlarını da ekleyerek kitapları çoğaltmış ve kütüphanesine katmıştır. Bu eserleri Arapçaya çevirmiş ve onların Endülüs yoluyla Avrupa’ya aktarılmasını sağlamıştır. Çok iyi bir matematikçi olması Lübna’nın meziyetlerinden sadece biriydi. Yaş veya statü ayrımı yapmadan insanlara matematik öğretmeye çalışmış, böylelikle dönemin birçok matematikçisinin yetişmesinde katkısı olmuştur.  

    İlgi duyduğu her alanda başarılı olan bu özel kadın öyle anlaşılıyor ki ilim öğretmek ve yaymak için çaba gösteriyor, fırsatları değerlendiriyordu. Endülüs sokaklarında dolaşıp çocuklara çarpım tablosunu, denklemleri ve diğer matematiksel ilkeleri öğrettiği kaynaklarda onun hakkında verilen bilgiler arasındadır. Rabbinin “Oku” emrine riayet ederek okumuş ve öğrenmiştir. Yine Rabbinin emrine riayet ederek öğretmiştir. Yazdığı yüzlerce şiirden onun edebiyat ve dilbilgisi alanlarında da ciddi bir bilgisinin ve yeteneğinin olduğunu görüyoruz. Tarihçi Bashkaval, Lübna hakkında: “Edebiyatta, dilbilgisinde ve şiirde usta. Matematik bilgisi dâhice ve aynı zamanda bilimde de son derece iyi. Emevi sarayı onun kadar asil başka birini görmedi.” demiştir. 

    Lübna, yaşadığı süre boyunca yaptıkları, çalışmaları ve başarıları saray tarafından da desteklenmiş bir bilim insanı. Müslümanlar olarak daha çok okumalı, daha çok öğrenmeli ve böylece sahip olduğumuz her şeyi daha iyi koruyabilmeliyiz. Bizler, öğrenmekten korkmayan Müslümanlar olmalıyız. Tıpkı Lübna ve diğerleri gibi. Lübna için derler ki: “Emevi Sarayı, Lübna kadar asil başka birini görmedi.” şüphesiz ki öyleydi. 

    Günümüz Batı toplumunun Müslüman kadına bakışını düşündüğümüzde Lübna’nın hayatı çok önemli bir yerde durmaktadır. Onun kendisini geliştiren ve ilme, edebiyata, devletine katkısı olan Müslüman bir kadın olması, Batı’nın çizdiği Müslüman kadın imajını sarsar niteliktedir. İslâm dininin kadınlara söz hakkı tanımadığını, onları eve hapsettiğini, cahil bıraktığını söyleyenlere karşı Kurtuba'lı Lübna hayatıyla bunun böyle olmadığını herkese ispatlamıştır. Müslümanlar olarak Kurtuba'lı Lübna’yı tanımalı ve tanıtmalıyız. Özellikle modern çağın getirilerine karşın Lübna örnek alınması gereken bir hanımdır. “Orta Çağ Avrupa’sında köle bir kızın, çağının en eğitimli bireylerinden biri olma ihtimali neydi?” gibi bir soru ile karşılaştığımız da “imkânsız” cevabını vermeden önce o dönem Avrupa’sının önemli bir devleti Müslüman Endülüs’ü ve destekleyip arkasında durduğu Lübna’yı hatırlayalım. İçimizdeki Lübna'lara selam olsun. Vesselam. 

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

DİĞER YAZILARI