USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

ESMER EMAN DELALE YEMAN

ESMER EMAN DELALE YEMAN

Değerli okurlar  hepinizin  bildiği üzere yazılı Kürt edebiyatı eserleri sınırlıdır. Buna karşılık Kürt Kültüründe ve edebiyatında sözlü eserler oldukça çoktur.

Kürt gelenek ve göreneklerinde, yazılı Kürt Edebiyatının gelişmemiş olması nedeni ile sözlü Kürt edebiyatı tam  tersi yönde çok gelişmiştir.

Bu gelişme özelikle folklor, şiir, Klam  ve stranlar da daha fazla ön plana çıkmıştır.

Sözlü Kürt edebiyatının gelişmiş olması ile birlikte söylenen şarkıların nerde ise hepsinin  temelde dayandığı gerçek bir hikayesi vardır. Bunların sayısız örnekleri mevcuttur. Kürtlerin yaşadığı coğrafya gereği hareketli bir bölge olması,  yoğun çekişmelerin ve farklı medeniyetlerin tarihten beri çokça var olduğu bir bölgede yer alması genellikle bu stran ve türkülerin sözleri melodileri ritimleri hep acıklı olmuştur.

Bunlardan bir tanesi de bu gün siz değerli okurlarla paylaşacağım, aslında hemen hemen hepinizin çokça dinlediği, Esmer eman Şarkısının çıkış noktası ve bu şarkının sahibi Olan Seyad’e Şame’yi anlatmaya çalışacağım.

Yakın zamanda Kürt sanatçı İbrahim Rojhılat’ ın da seslendirmiş olduğu, Esmer eman, Delale yeman Şarkısının  Söyleyeni uzun yıllar Erivan radyosunda  dengbej olarak kılam söyleyen Seyad’e Şame nın eseridir. Bu şarkı oldukça derin ve acıklı bir aşk hikayesinin ürünüdür.

Seyade Şame 1920 li yılarda Ağrının Doğubeyazıt  ilçesinde Dünyaya gelmiş, orda büyümüş ve sonrasında da hayatının nerde ise tamamı sürgün, acı ve özlemle geçmiştir.

Seyad’e Şame genç yaşında 20-25 li yaşlarında 1939-1940 lı yıllarda Bölgedeki olaylardan kaynaklı olarak ailesi ile birlikte  Çorumun Alaca İlçesine sürülmüştür.  Seyad gözü pek, oldukça Cesur, Akılı, zeki çevik Lider tipli bir kişiliğe sahip, karizması ile dikkate çeken birisidir.

Bütün olanlar ile birlikte, bu arada Seyad birde Zülfinaz diye güzel bir kızla nişanlanmıştır.

Ailesinin büyüğü olan  Seyad  Alacada iken Casusluk suçlaması ile tutuklanıp Erzurum hapishanesine gönderilir, Erzurum hapishanesinde iken 3 cü yılında  tesadüfen hapishanede tanıştığı ve  hapishanede görevli olan Doğubayazıtlı  bir asker  ile karşılaşır ve  bu asker’ in yardımı ile ceza evi penceresinin korkuluklarını keserek hapishaneden  firar eder .

Seyad ın ailesine Erzurum Ceza evinden firar ettiği bildirilir, lakin aile Seyad’ ın öldürüldüğünü  dolayısı ile kendilerine yalan söylendiğini düşünür

Seyad  hapishaneden kaçtıktan 3-4 ay sonra İran sınırına gider oradan o zamanlar Rusya’nın işgali altında olan İran’a sığınır,1946 yılında Rusya nın İran dan çekilmesi ile birlikte, Rusya İran da ki Kimliksiz ve pasaportsuz kimseleri beraberinde Rusya ya götürür. ( o tarihlerde bu günkü gibi iletişim araçları mevcut değildir)

Rusya ya gidenler arasında  Seyad’e Şam’e de vardır.

Seyad’e Şam’e Rusya ya gittikten sonra, Rus vatandaşı olur, ancak Seyad’ ın hareketli  biri olması, çevik olması, akılı ve zeki olması ile yine dikkatleri üzerine çeker. Seyad ın hareketli çevik ve kabuğuna sığmayan kişiliği ile öne çıkar ve yine talihsizlik peşini bırakmaz, Seyad’e Şam’e bu seferde Rusya hükümeti tarafından casusluk suçlaması ile tutuklanır ve  Sibirya ya hapishaneye gönderilir.  Seyad burada 8 yıl kadar hapis yatıktan sonra 1953 yılında Stalinin ölümü ile genel af ilan edilir ve Seyad hapishaneden tahliye olur, oradan Kürtlerin biraz da yoğun olduğu Erivan’a gider, o sırda günlük yarım saat  kadar Kürtçe yayın yapan  Erivan radyosunda bir arkadaşının tavsiyesi ile Şarkı-kılam söylemeye başlar. Seyad yanık sesi ile birlikte, yılların içindeki birikmiş olan acıları, özlemleri, çektiği zorlukları ses ve nüktesine işlemiştir.

 Seyad, Stran ve kılam söylerken çektiği bunca  acıyı, özlemi ve hasreti Seyad’ ın sesinde his etmemek mümkün değildir.

Bu arada geçen süre içerisinde  Seyad’ın ailesi Sürgünden dönmüştür.

Seyad’’ın ailesi Sürgünden döndükten sonra yine bir gece Erivan radyosunda Seyad’e Şame’ nin Stran söyleyeceği anons edilir, o güne kadar aile arasında ölmüş olduğu bilinen Seyad’ın kendisinden sürekli olarak  aile arasında hep söz edildiği için  evdeki aile fertlerin çoğu onu hiç görmemiş olsalar bile, hep çok iyi, yiğit, cesur ve mert olarak konuşulan biri olması ile hafızalarda yer edinmiştir.

 Erivan radyosunu dinleyen çocuk Seyad‘ın anonsunu duyar duymaz, koşarak ve yüksek sesle bağırarak Seyad amcanın Erivan radyosunda kılam-starn söylediğini duyurur,  ailede o sırda bulunan herkes radyomun başına koşar ve  pür dikkat, Seyad ‘ın yanık sesi ile söylediği esmer aman kılamını dinlerler, aile fertleri bu sayede Seyad’ın yaşadığın öğrenir ve o anda herkeste hüzünlü bir mutluluk duygusu belirir ve  Erzurum cezaevinde iken öldürülmediği anlaşılır.

Ailesi hemen gidip Seyad’ ı  almak ister ancak o dönemlerde, şartlardan kaynaklı olarak Sayad’ın  ailesi bir türlü Rusya’ya gidip Seyad’ı görme imkanı bulamaz, ta ki 1991 yılına kadar, 1991 yılında Seyad ın kardeşi bir şekilde Erivan’a  gider Seyd’ı alır memlekete geri döner.

Seyad  50 yıllık bir süre zarfında memleketten, akrabadan konu komşudan  uzak kalmış, hapishaneye girmiş, çok sıkıntı, acı çekmiş, çok özlem duymuş, arkadaşları akrabaları arasında, unuttuğu, hatırlayamadığı kişiler olur,  giderken geride bıraktığı fakat geldiğinde  göremediği vefat etmiş kişiler olur, sonranda doğmuş  büyümüş ve tanımadıkları olur, hepsi ile tek tek tanışır, tanıştırılır. Seyad  aile  bireyleri ile, eski arkadaşları ile tanışıp sohbet etme sonrasında bir gün duvara öylece yaslanmış olan   yaşlı bir kadın dikkatini çeker ve  etrafındakilere sorar, derki bu yaşlı bacım kimdir, niye böyle hüzünlü durur orda? bunun üzerine her kes birbirine bakar ve o senin bacın değil,  o seni tam elli yıldır bekleyen nişanlın Zülfinaz dır derler.

Bunu duyan Seyad’ ın başına kaynar sular dökülmüştür, donup kalmıştır,  beyninden vurulmuşa döner, hüzünlenir, için içini yer, kahr olur, son derce  üzülür, artık ağzını bıçak açmaz, bir hafta sonra Erivan’a deli divane aklı başında olmayan biri olarak geri döner.

Bir ay sonra ailesine  ulaşan mektupta  Sayad’ ın vefat etiği haberi ulaşır. Seyad acıya dayanamamış ve hayatını kayb etmiştir.

Seyad Sürgün hayatı boyunca çok sıkıntı, çekmiş, zulme uğramış, zorluklara yaşamış ama nişanlısı Zülfinazı hiçbir zaman unutmamıştır.

Seyad sürgün hayatı boyunca çok şarkı seslendirmiş olmakla birlikte  iki kişi onun için ön plana çıkmış ve seslendirdiği kılamlarda da bu iki kişi ön plana çıkmıştır.

Seyad Nişanlısı Zülfinaz ile birlikte unutmadığı, Çok sevdiği  bir amcası da vardır. Amcasının Erkek çocuğu olmadığı için Seyad’ı kendi oğlu gibi görmüş çok sevmiştir, aynı duygu ve sevgi ile Seyadda amcasını sevmiştir.

Amcası için Apo kılamını söylemiş ve çok yanık duygu yüklü, acıklı bir sesle haykırarak seslendirmiştir.

Birde hiçbir zaman unutmadığı, Pınarların, ırmakların hangi çiçeğisin diye seslendiği Zülfinaz için  “esmer aman delale yeman Çı kulilka benda Çeman, xelk zewici ez u te man” şarkısını seslendirmiştir. ( Esmer eman, Güzel yeman, Hangi ırmağın, hangi pınarın kır çiçeği, herkes evlendi sadece ben ve sen kaldık )

Bir döneme, özlem acı dolu bir sürece tanıklık etmiş olan Zülfinaz’ın halen İstanbul da yaşadığı bilinmektedir.

Seyad’e Şame’ nın Mezarı Şu an Rusya’ nın Kranodar kentindedir.

Seyad’e Şame ve Zülfinaz’ın aşkı da  bütün büyük aşklarda olduğu gibi birbirlerine kavuşamamış muratlarına erememişlerdir..

Evet  değerli okurlar size tavsiyem bu yazıyı okuduktan sonra Seyade Şame den Esmer eman ve apo Klamını dinlemenizdir.

 

Bakalım Kaç kişi sevgilisine, aşkına sevdiğin’e Seyad’e Şame ve ile Zülfinaz kadar sadık kalmıştır..

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ