USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

ÇOCUĞUNUZ OKULDA MI?

ÇOCUĞUNUZ OKULDA MI?

Çocuğunuzun arkadaş ortamı, hayatının her safhasını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilecek güçtedir. okul başarısından sosyal yaşama, genel ahlaktan kişilik gelişimine kadar birçok unsur, çocuğun arkadaş seçimiyle doğrudan bağlantılıdır.

Özellikle genç yaşlarda kurulan kız-erkek arkadaşlıkları, masumane başlayan ilişkiler ve sonrasında gelen yanlışlıklar, ilerleyen yıllarda telafisi imkânsız pişmanlıklara sebep olabiliyor. Bu durumu, kaleme aldığım Başarıda Arkadaş Seçimi kitabımda geniş şekilde ele almıştım.

SABAH YÜRÜYÜŞÜNDE KARŞILAŞTIĞIM MANZARA

Geçtiğimiz gün, çocukları okula gönderdikten sonra kısa bir yürüyüş yapmak istedim. Evimizin yakınındaki parka doğru yöneldim. Sabah serinliğiyle birlikte kuş sesleri arasında yürümek insana huzur veriyor. Parkın içindeki ağaçların arasında ilerlerken, birkaç dakika sonra karşıma düşündürücü bir manzara çıktı.

Parkın ortasında, bir masada oturan iki lise öğrencisi vardı. Biri kız, biri erkekti. Ne yazık ki, bizim inançlarımıza, örf ve adetlerimize, kültürümüzün edep anlayışına uygun olmayan davranışlar içindeydiler. Yanlarından geçmeme rağmen bana aldırmadılar, kendi hâllerinde devam ettiler.

Bir süre dolaştıktan sonra tekrar aynı noktadan geçtim, yine aynı tabloyla karşılaştım. Dayanamadım, park görevlilerine durumu sordum:
“Müdahale ediyor musunuz?” dedim.
Onlar ise şu cevabı verdi:
“Genelde ediyoruz ama pek dikkate almıyorlar. Parka zarar vermedikleri sürece de elimizden fazla bir şey gelmiyor.”

Bu, sadece küçük bir örnek… Benzer tabloları birçok parkta görebilirsiniz.

ASIL SORUN: ÇOCUKLAR OKULDA OLMASI GEREKTİĞİ SAATTE NEDEN PARKTA?

Burada asıl sorulması gereken nokta şu: Lise çağındaki bu gençler, okul saatinde neden parkta? Neden sınıfta olması gereken çocuklar, yanlış ortamların içinde vakit geçiriyor?

Bu sorunun temel cevabı yine arkadaş çevresinde yatıyor. Masumane başlayan ilişkiler, gençlik heyecanı, duyguların akla baskın gelmesi, kontrolsüzlük ve yanlış yönlendirmeler… Bütün bunlar gençleri zamanla hatalara sürüklüyor.

Bediüzzaman Hazretleri’nin şu sözü, bu noktada kulaklarımda yankılandı:
“Gençlik damarı akıldan ziyade his ve hevesi dinler; his ve heves ise kördür, akıbeti görmez.”

Gençlerimizin aklı, bugün dizilerle, sosyal medya akımlarıyla ve bozulmuş çevrelerle çok kolay yönlendiriliyor. Geleceği düşünmek yerine, anlık hazlara kapılmak onlar için daha cazip hale geliyor.

Yürüyüşüme devam ederken parkın farklı köşelerinde başka manzaralara da şahit oldum. Bir bankta üç üniformalı öğrenci daha vardı; tavırları ne yaptıklarını bilmez hâlde… Biraz yukarıda ise bağımlı olduğu belli bir vatandaş, muhtemelen geceyi parkta geçirmiş, sabahın ilk saatlerinde hâlâ orada…

Bütün bunlar, gençliğin ne kadar tehlikeli bir çevrenin içine çekildiğini gözler önüne seriyor.

AİLE VE OKUL İŞBİRLİĞİ ŞART

Bu noktada iş, anne-baba ile okulun işbirliğine düşüyor. Fakat şunu da belirtmek gerekir: Kaçmak isteyen öğrenci mutlaka bir yolunu buluyor. Bunu, yıllardır sayısız okul müdüründen dinledim. Hepsi “Bir dokun bin ah işit” misali dert yanıyor.

Belki okul yönetimlerinin yapabileceği önemli bir adım, öğrenci derse girmediği anda velisine kısa mesaj göndermektir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yönde uygulamaları olduğunu biliyorum. Online yoklamalarda okulda olmayan öğrencinin velisine anlık mesaj gidebiliyor. Küçük bir ücret gerektirse bile, çocuğun yanlış bir ortama düşmesinden daha iyidir.

ASIL SORUMLULUK ANNE-BABADA

Ama unutmayalım, en büyük sorumluluk yine anne-babalara düşüyor. Ebeveyn olarak çocuklarımızın her hâlinden, her adımından haberdar olmalıyız. İyi bir kontrol mekanizması kurmalı, kalbine ve vicdanına manevi yasakçılar koymalı, onu ahlaken en güzel şekilde yetiştirmeliyiz.

Çocuklarımızın her hâlinden haberdar olmak, onları manevi yönden beslemek ve ahlaki olarak güçlü bir kişilik inşa etmelerine yardımcı olmak, ailelerin asli görevidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz.” (Buhârî, Cum‘a, 11).

İnsanı yanlışlardan alıkoyan en güçlü mekanizma, kalpteki ve vicdandaki “manevi yasakçılar”dır. Eğer çocuklarımızın kalbine iman, vicdan ve sorumluluk bilincini yerleştirmezsek; dışarıdaki yanlış akımlar, onları kolayca etkisi altına alacaktır.

Burada anne-babaların yapması gereken, sadece “yasak koymak” değil, aynı zamanda çocuğun iç dünyasını doğru beslemektir. Çünkü boş kalan kalp, mutlaka yanlış bir şeyle dolar. Çocuğu ahlaken ve manen güçlendirmek, onu hatalara karşı en sağlam zırhla donatmak demektir.

Çocuğun manevi duyguları beslenmediğinde, yanlışlara düşme ihtimali artar. Arkadaş çevresine dikkat etmeyen aileler ise istemedikleri tablolarla karşılaşabilir. Çünkü çocuk, anne-babasından ve öğretmenlerinden çok arkadaşlarının sözünü dinler, onların tavırlarına göre şekillenir.

ARKADAŞ ÇEVRESİ GELECEĞİ BELİRLER

Eğer çocuklarınızda istemediğiniz manzaraları görmek istemiyorsanız, en başta arkadaş çevresine dikkat edin. Onun kimlerle vakit geçirdiğini, kimlerden etkilendiğini göz ardı etmeyin.

Unutmayalım: Çocuğunuzun arkadaş çevresi, onun hem dünyasını hem de ahiretini şekillendirecek kadar güçlü bir etkendir.

Çocuklarınızda istemediğiniz manzaraları görmek istemiyorsanız arkadaş çevresine dikkat edin.

 

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ