SON DAKİKA
hava
Advert
Google News

TARİHE NANKÖR OLARAK GEÇMEK!

Son Güncelleme :

2021-05-31 12:01:52

 Ayette, “Şu bir gerçek ki insanoğlu çok zalim, çok nankördür!” (İbrahim:34) Hadiste “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da şükretmez” (Ebu Davud,) denilmiştir. Nankör, gördüğü iyiliğin kıymetini bilmeyen, nimeti inkâr edendir. Nankörün şükrünü Allah kabul etmez. Nankörler; tehlikeden kaçar, kazanç peşinde koşarlar tehlike uzakta olduğunda, onların iyiliği için çalıştığın sürece bütünüyle senin yanındadırlar, ama tehlike yaklaştığında, senden yüz çevirirler. Amerika sırtını mı döndü mevcut yapıya! Unvanını, onurunu ve konumunu yitirme korkusu gözleri kör eder. Umudunuzu korkumu izledi? Bölmek Müslümanın yapacağı şey değildir. Parçalanan artık bir bütün oluşturamaz hale gelir. “Sende mi brütüz” sözleri kıyamete kadar insanların dilinden düşmeyecek kulaklardan o ses eksik olmayacaktır. “Kıskançlık çok adil bir şeydir ki önce kendi sahibin öldürüyor”, denilmiştir. 

      Ruh haliniz kararsızdır ve geleceğin bekleyişi içinde endişelisiniz. Bir yandan daha önce mensubu bulunduğunuz ve 19 yıldır halkın oylarıyla iktidarda bulunan, Türkiye’yi sahili selamete çıkaran ve “Hayır diyebilen” bir seviyeye getirmiş mevcut Cumhurbaşkanı. Diğer yandan er meydanı deyip bir türlü er meydanına bile çıkmaya cesaret edemeyen ve Erdoğan'ı devirmekten başka amaçları ve programları olmayan, zoraki nikâhlı, benzemez partiler. 

      Üç tür beyin vardır; biri kendiliğinden anlar, öteki başkalarının açıkladığını anlar, üçüncüsü ise ne kendiliğinden anlar ne başkaları aracılığıyla; üçüncüsü yararsızdır. Kendinizi kuru sözlerle değil işle ve eserlerle anlatınız, mazinize küfretmek size yarar getirmeyecek ve çalışmalarınız Türkiye'de dikili taşı olmayan ve bu Müslüman halkın değerlerini hiçe sayanlara yarayacaktır. Altın ve gümüş tükenir ama erdem asla tükenmez.  

      Allah “Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin.” (Maide:8) diyor. Bir tek sözleşmede ancak bu kadar benzemez bir araya gelebilirdi! Bu da Erdoğan düşmanlığı sözleşmesidir. Hiçbir iyilik sahtelikle bir arada gitmez; Kendini olduğundan fazla göstermek çoğu kez gururdan değil budalalıktandır. Bu kendini beğenme illetinin esası, kendinden pek fazla hoşlanmak, kendi kendine hayasızca âşık olmaktır. Bir araya gelen bu kadar benzemez partiden medet ummak ferasetsizliktir. Hiçbir şey kendi gücüne dayanmayan bir iktidarın ünü kadar zayıf ve değişken değildir. 

      Feto’nun oyununa gelip memleketi bir felakete sürükleyecek, kendi emellerini gerçekleştirmeye susamışlara, iktidarda iken sadece Müslümanlara kan kusturanlara, haklı görünerek cinayet işlemek fırsatını vermeyelim. “Fırtına nereye atsa beni, orda bir yer vardır yaşanacak” demek doğru değildir. Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgârdan hayır gelmez. Bir düzeni sarsanlar, onun yıkılmasıyla ilk ezilenler olur çoğu kez. Kargaşalığı çıkaran, yararını kendi görmez pek, başka balıkçılar için suları bulandırmış olur. Pergel, gönye, cetvel bozuk oldu mu onlara dayanan bütün orantılar, onlara göre yapılan bütün yapılar da ister istemez kusurlu, sakat olur. 

      Erbakan’ın siyasete kazandırdığı ve daha sonra AK Parti kurucuları arasına alınan ve Erdoğan’ın yasaklı oluşu nedeniyle Başbakanlık ve daha sonra 7 yıl Cumhurbaşkanlığından sonra ayrılır ayrılmaz karısının lisaniyle “intifa demiz yeni başladı” sözleriyle tarafını belli eden ve halk nezdinde nankör damgasını yiyen, CHP’den belki beni Cumhurbaşkanı adayı yaparlar diye medet umanlar mı? Tavus kuşuna haddini bildiren ayaklarıdır. Gezi olaylarında dirayetsizliği, ayıp olarak yeter. 

      Sen profesörsün bu işi yaparsın filozofik yapın vardır birkaç dil biliyorsun, akademik kariyerin vardır, iki fakülteyi beraber bitirmişsin deyip sırtı sıvazlayanların oyununa gelerek, daha Başbakan iken aniden gazete kurarak ve şehir şehir gezip kendine bu kadar imkânı tanıyan adamın kurduğu teşkilatlara el atıp değiştirme ameliyesine gitmek ne derece ahlakidir?  

      Endüstri mühendisi, yüksek lisansını işletme üzerine bitirmiş diğeri de babasının yanında ticaret yapıyor, aniden Türkiye'nin ekonomisinden sorumlu bir konuma getiriliyor ve sonra dışişleri bakanlığı ve ardından Başbakan yardımcılığı görevleri ve daha parti ile ilişkisi kesilmeden CHP'nin başını çektiği Millet İttifakı adayına canla başla çalışmasını nereye oturtacağız. 

      Kendi siyasetini AK Parti oylarını kazanayım politikası üzerine kuranların sonu hüsranla bitecek. AK Parti dağılsa da bu oylar size gelmeyecektir, çünkü bir kere nankör damgası alnınızın ortasında durmaktadır. Nankörlük kadar insanı düşüren başka bir şey olamaz. Öyle yaralar açtınız ki seçmende, asla af edilmeyeceksiniz, buna inanın!  

      AK Parti de Fazilet Partisinden ayrıldı demek meseleye yanlış kıyasla girmektir. Yıkılan bir enkazın üzerine AK Parti yükseldi, şimdi ise son derece mazbut bir bina yıkmak isteniyor. Fazilet Partisi lideri Erbakan’ın siyasetteki rolü 28 şubatla kesildi ve artık devlet nezdinde istenmeyen parti konumundaydı, oturup onun için ağlamak yerine Erdoğan ve arkadaşları böyle bir konumu fırsata çevirdiler. Millet Erdoğan’ın şahsında Ak Partiye güven duydu ve onu tek lider olarak seçti, tabiri caizse partisindeki herkes onun varlığıyla siyasette vardır. Yapılanın halk nezdinde adı nankörlüktür. 

      Kendinden aşağıya bakan kendi kafasına hayran kişi, kendinden yukarıya, geçmişe gözlerini kaldırsın; o zaman yüzlerce devin ayakları altında kalacak ve burnu kırılacaktır. Hiç mi beraber kalmadınız? Bütün toptancı yargılar çürük ve tehlikelidir. Altını bakırla değiştirmek akıl karı değildir. Kimse kendi içine inmeye çalışmaz. Kimse nankör olduğunu kabul etmez. Kör hiç olmazsa bir yol gösterici ister; siz kendi kendinizi sokuyorsunuz yanlış yollara. Dışınızda aramayın kötülüğü, içinizdedir o; ciğerinize işlemiştir. Hasta olduğunuzu bilmemek iyileşmenizi daha zorlaştırır. Kendinizi erkenden bilmeye başlamazsanız, nasıl baş edersiniz bunca dertlerle, bunca kötülüklerle? 

      Bütün partilerin en kötüsü, onu karışıklığa sürükleyecek parti olacaktır. Kötülüğün beterini kötülük eden görür. Nasıl ki arı başkasını sokunca kendisine daha fazla zarar verir; çünkü iğnesi ve gücü elden gider. Bundan dolayı şayet pireyi deve yapıp küçücük bir olayı volkanik bir patlamayla aşırı tepki gösterirseniz, biliniz ki baştan kaybetmişsinizdir. 

      CHP’li Şener de Türküye Partisi kurdu, halk peş paralık bir değer vermedi, tarihin karanlık dehlizlerine terk edildi. Tepe takla düşmek yükselmek uğrunaydı. Çünkü kin ve nefret üzerine kurulan partiler, millet tarafından değerlendiriliyor. Seçmen ayrılan partilerin AK Partiden ayrılma oldukları için Erdoğan’dan ziyade bir şey yapacaklarına ve Erdoğan kadar da dirayetli olacaklarına da inanmıyor. “Niçin başka güneş başka toprak ararsın? / Yurdundan kaçmakla kendinden kaçar mısın?” diyordu şair. İnsanın en kötü durumu kendini bilmez ve yönetmez olduğu zamandır.  

      Saadet Partisi de bütün siyasetini AK Partiye atma üzerine kurdu, ne oldu? Git gide eridi fakat son belediye seçimlerinde AK Parti adaylarının kaybetmesinde kendilerinin payı vardır diye sevinmeye başlamıştır. Bu nasıl bir mantık ya rabbi? Sayıklayan hastalar gibi boş hayaller kurmak yakışık alır mı? Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü, her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır. CHP’nin kuyruğuna takılıp gidenlerin sonu hüsran olacaktır. Çünkü ana muhalefet partisinin şu an ki kıblesi ABD’dir. Ve lokomotif odur partileriniz de vagonlarıdır; vagonların içinde yönünüzü kabeye çevirip namaz kılsanız dahi gideceğiniz yer Amerika olacaktır. Vesselam. 

 

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.