<div><strong> </strong>Değerli anne-babalar, sevgili ebeveynler;</div> <div>Çocuğun gelişiminde ve değişiminde anne-babanın kendi aralarındaki işbirliğinin, uyumun ve fikir birliğinin bulunması çocuğun sağlıklı bir geleceği olması adına çok kıymetli unsurlardır. <strong>Çünkü ailede uyum demek, çocuk için doyum demektir, huzur demektir</strong>. Eşlerin birbirlerine karşı bakışı, duruşu, ses tonu, duyguları ve düşünceleri çocuğun sürekli radarında olacaktır ve ilerleyen zamanlarda çocuk bu yaşantılarıyla kendisine bir <strong>kimlik inşa etme</strong> sürecine girecektir. <strong>Bu bağlamda çocuklara verilecek en güzel hediye, eşlerin birbirini, dinlemesi, anlaması ve sevgilerini çocuklarının yanında göstermesi olacaktır.</strong></div> <div>Çocuklar çoğu zaman anne-babalarının eylemlerini ve söylemlerini <strong>doğru-yanlış süzgecinden geçirmeksizin tek doğru</strong> olarak kabul etmekte ve bunu içselleştirmektedir. Çünkü çocuğun zihninin çalışma prensibinde <strong>annem-babam yapmışsa doğrudur ve mutlaka bir bildiği vardır prensibi</strong> yatmaktadır. Bu durum aslında çoğunlukla çocuğun anne-babasına kusursuzluk atfetmesiyle alakalı bir bakış açısıdır. Tüm eylem ve söylemlerinin evde veya ev dışında küçük bir kamera tarafından kayda alındığının farkında olan anne-babalar her hallerine ve sözlerine daha fazla dikkat etme durumunda kalmaktadırlar. İşte tam burada ebeveynlere daha fazla sorumluluk düşmektedir.</div> <div> <strong>Belirsizliği ve ikilemi asla sevmeyen </strong>çocuk zihni net kararlar ve net sonuçlar beklemektedir. Nerede, ne zaman, ne yapması gerektiğinin farkında ve bilincinde olmayan çocuk çoğu zaman <strong>sorumsuz olarak</strong> değerlendirilmektedir. Hâlbuki aile içerisinde herkesin bir görevi vardır ve olmalıdır da. Yetişkinler bir takım görev ve sorumlulukları ile aile hayatına kaktı sunarken çocuklar da kendi gelişim çağına ve potansiyellerine göre mutlaka sorumluluk almalıdırlar. Bu gibi davranış değişikliği oluşturulmak istenen durumlarda <strong>anne-babalar fikir birliği</strong> içerinde hareket etmeli, <strong>mutlaka tutarlı olmalı ve kararlı olacaklarını</strong> çocuğa hissettirilmelidir. Kullanılan her sözün mutlaka bir kıymeti ve tesir alanı bulunmalıdır. Öylesine ya da günü kurtarmak için sarf edilen sözler, hem söyleyeni hem muhatabı tarafından ciddiye alınmamaktadır. <strong>Hal böyle olunca anne-babaların çocuğa kural koyarken, ona sorumluluk duygusu kazandırırken kararlı ve istikrarlı olması büyük önem arz etmektedir. Bundan daha da önemlisi öncelikle ebeveynlerin kendi arasında tutarlı ve hem fikir olması hayati öneme sahiptir.</strong></div> <div> Bununla birlikte eşleri ilgilendiren her konu çocuğun yanında konuşulmamalı, çocuk olay ve durumları bilmesi gerektiği kadar bilmelidir. Zaman zaman anne-babalar kendi aralarında gelişen problem durumlarında <strong>çocuğu hakem</strong> yapmakta, kimin haklı olduğunu çocuğun hakemliğine bırakmaktadırlar. Bu çok sağlıklı bir süreç değildir. <strong>Kural koyup, sınır belirlediğiniz çocuklarınızı, hakem ya da hâkim kılmanız sizin otoritenizi sarsacak ve aile içi rollerinize zarar verecektir.</strong> Bu gibi durumlardan mümkün olduğunca kaçınmak önem arz etmektedir.</div> <div>Anne ve babanın <strong>ortak bir dil kullanması ve birbirlerini sürekli desteklemelerini</strong> çok önemsiyoruz. Anne-babalar zaman zaman bazı konularda fikir ayrılığına düşebilir ve bu pek tabii bir durumdur. Bu durumu, <strong>çocukların olmadığı bir ortamda, yumuşak bir sohbet zeminin de</strong> konuşarak <strong>azami müştereklerde buluşmak</strong> adına mutlaka çaba gösterilmelidir. Eşler arasında <strong>rekabet ve güç yarışı</strong> aile olmanın manevi ruhuna zarar verecek ve her şeyi pür dikkat izleyip anlamaya ve yorumlamaya çalışan çocuk; maalesef bu olumsuz iklimden payına düşeni fazlasıyla alacaktır.</div> <div>Günümüzde anne-babalar çocuklarının gönül dünyalarına girip onları daha iyi anlamak adına pek çok kitap okumakta, seminerlere ve kendilerini geliştirmek adına pek çok etkinliklere katılmaktadır. <strong>Hatta bazı ebeveynler çocuklarına faydalı olmak adına o kadar yoğun bir araştırma sürecine girmişlerdir ki, öğrendikleri kıymetli bilgileri çocuklarına uygulayacak zaman bulamamaktadırlar</strong>. Ya da ocuğun ihtiyacı olan şey belki de bu yoğun çözüm önerileri değildir.</div> <div>Her birey farklı olduğu gibi <strong>her çocuk</strong> da farklıdır. İlgi ve ihtiyaçları, beklentiler ve talepleri de farklı olabilmektedir. Anne-babaların bir problem durumunda çözüm önerileri araştırmaya başlamadan önce problem durumu bu net bir şekilde tespit etmeli, problem durumuna çok yönlü bakmalı ve <strong>problemin nedenleri</strong> üzerine durmalıdır. Çünkü problemin nedenlerini ortadan kaldırmadan çözüme ulaşmanız pek mümkün olmayacaktır. Çocuğun gözünün içine bakılmalı, çift taraflı sevgi kalplerde hissedilmeli ve çocuğun da kendini ifade etmesine izin verilmelidir. Konuşmasına izin verilmediği, sürekli yüksek sese maruz kaldığı için <strong>küçüçük yüreği hırpalanan çocuk</strong> bir süre sonra iletişimi de sonlandırabilir ve kendisini dış dünyaya kapatabilir. Evdeki gerilimi yüreğinin derinlerine kadar hisseden çocuk, duygularını ve gerginliklerini kendi içinde de yaşamaya devam edecek ve bu durum pek çok rahatsızlığı beraberinde getirecektir.</div> <div>Son olarak anne-babalar, çocuklarının maddi ihtiyaçlarını karşılarken, <strong>duygusal ihtiyaçlarını karşılamayı ihmal etmemeleri</strong> gerekmektedir. Nitekim duygusal ihtiyaçları karşılanan, oyun saatlerinde doyasıya oynanan çocuğun gönül dünyası bahar-bahçe olurken, her çağrısı cevapsız kalan, sürekli ertelenen ve ötelenen, duygusal ihtiyaçlarını karşılanmayan çocuğun gönül dünyası ise güz mevsimini yaşamaktadır. Bu anlamda çocuğun gelişim ve zihinsel olgunlaşma sürecinde hem annenin hem de babanın desteği çok kıymetlidir.</div>