<div>Zaman zaman çevrenizdeki bazı kişiler, kalabalıklar içerisinde yalnız olduklarından, güven duyup derdini kimseye paylaşamadıklarından, dostlukların ve arkadaşlıkların yavan ve yüzeysel olduğundan şikâyetçi olduklarına şahit olursunuz. Nicelik olarak pek çok arkadaşa ve sosyal ağa sahip olan birey duygusal manada yalnız olduğunu, çevresi tarafından tam olarak anlaşılamadığını, hatta ve hatta kendisinin <strong>bu devrin insanı olmadığından</strong> bahsedebilir.</div> <div>Kişiler arası ilişkiler düzenleyen bazı yazısız kurallar vardır. Kişi kendisini iyi hissettiği yerde bulmak ister. Ancak bu şekilde gerçek benliğini ve performansını ortaya koyar, kendisi gibi olmayı başarabilir ve –mış gibi yapmaktan imtina eder. <strong>İnsan ancak anlaşıldığı yerde çiçek açar, etrafına neşe ve huzur saçar.</strong> Beklentisi karşılanmayan, aradığı şeyi ya da sürekli duygusal manada yara alan birey içine dönmeyi ve kabuğuna çekilmeyi tercih edebilir. <strong>Bu süreç kesinlikle bir izalosyon değildir, kişinin kendi iç dünyasına doğru yaptığı huzurlu ve derin yolculuktur.</strong></div> <div>Özüne yönelmek, kişinin kendiyle ve iç dünyasıyla vakit geçirmek bu gibi durumlarda kişiye daha iyi gelmektedir. <strong>Yalnızlık, pek çok insan için içsel bir yolculuk ve duygusal bir dönüşüm sürecidir.</strong> Pek çok kişinin hayatının bir anında buna ihtiyaç duymuştur. İlk bakışta olumsuz gibi görünse de, <strong>yalnızlık aslında duygusal anlamda olgunlaşmamızı sağlayan önemli bir katalizör olabilir.</strong> Bunla birlikte kişinin iç sesine kulak verme yoğunluğu arttığı için aynı zamanda bir arınma ve duygu-düşünceleri onarma sürecidir de aslında.</div> <div><strong>Seçilmiş yalnızlık aynı zamanda kişiye duygularıyla, düşünceleriyle ve korkularıyla yüzleşme fırsatı da sunmaktadır</strong>. Bu durum kişinin kendi iç dünyasına doğru yola çıktığı içsel bir keşiftir aynı zamanda. Keşif sonunda kişinin öz farkındalığı artacak ve öz düzenleme yollarını tercih edecektir. <strong>Kişi kendi iç dünyasındaki zenginliği fark ettikçe kendi kendine yetebildiğini görecek, duygusal bağımsızlık yolunda önemli mesafeler alacaktır. Bir bakıma ne kadar çok şeye sahip olduğunu değil, ne kadar az şeye ihtiyacı olduğunu fark edecektir.</strong></div> <div>Bu bağlamda kişinin yalnızlığa tahammülü olması son derece kıymetlidir. <strong>Yalnızlığı tercih etmek kişiyi asosyal kılmaz, değerini düşürmez onu patolojik bir vaka olarak göstermez.</strong> Bu kişiler “insan insana yar olmalı, yara değil” düsturuyla hareket ettikleri için etkileşimde ve iletişimde bulundukları kişileri de kendileri gibi değerlendirmektedir. Sonuç beklentileri doğrultusunda olmadığı zaman ise <strong>sukut-u hayale</strong> uğramakta ve insanlara karşı bakışları değişmektedir. Ruh dünyaları çok temiz, gönül dünyaları ziyadesiyle naif ve narin olan bu kişiler çok hassastırlar ve hemen kırılabilirler. Çoğu zaman gereğinden fazla fedakârlık yaparlar ancak bu fedakârlıkları zamanla görevleri haline geldiği için kullanılmışlık düşüncesi ile artık sorumluluk almak istemezler ve soysal çevreleri ile temaslarını minimuma indirirler.</div> <div> </div>