<div><strong> </strong>Antidemokratik uygulamalar sonucu ülkemizde birçok acı dolu olaylar yaşandı. 1980 antidemokratik, anti milli Konsorsiyum, bir şekilde örgütlenmiş askeri darbesinin yıkım süreci ve sonuçları çok ağır oldu, fay hatları daha da açılarak süreç, daha büyük enerjiler biriktirdi. Yine çözümsüzlük, idamlar, sürgünler, işkenceler dayatıldı. Cumhuriyet dönemi boyunca Türkiye’nin Doğusunu, Batısını, Kuzeyini, Güneyini memnun edecek adil, demokratik, halkın iradesiyle oluşmuş hiçbir anayasamız olmadı...</div> <div> Yani bir şekilde her vatandaşımız sıkıntılar yaşadı. Halka rağmen halkçılık yapıldı. Bu süreçlerde Atatürk, laiklik, cumhuriyet, şeriat, irtica, çağdaşlık gibi kavramların içerikleri boşaltıldı, yapay, sahte anlamlarıyla halka dayattılar, uygulamaya geçirdiler, yani kullandılar, alet ettiler. Bu değerleri, birer balyoz gibi halkın kafasına gözüne indirdiler, indirilmektedir yıllar yılı…</div> <div> Asli unsur olan halkın hukukunu, yaşam tarzını, kimliğini, kültürünü tanımayan bir rejimin adı cumhuriyet, monarşi, teokrasi, kabilecilik, sosyalizm, totalitarizm, teknokrasi olmuş olmamış neye yarar! Halk, hiçbir zaman ciddiye alınmadı, halkın talepleri duyulmadı, duyurulmadı, halkın bir kısmı, hakir, yobaz, bölücü görüldü, gösterildi. Birileri için ülkemiz, açık, kapalı hapishane haline getirildi. Batı, bizi insan hakları, demokratik ve kültürel haklar konusunda hep eleştirdi. Dindarlara ve Kürtlere yapılan zulümler FETÖ VE PKK gibi nice tehlikeler ortaya çıkardı… Yıl 2002 bölgemiz, hala koalisyon hükümetleri tarafından olağanüstü hal rejimiyle yönetiliyordu. Başını örtenler, üniversitelere alınmıyordu, kendi dilini konuşmak yasaktı, varlığı inkâr edilen asli unsur olan Kürtler vardı. Halkın %65 inin oyunu alan Menderes, hükümetini ve halkını idam ettiler vahşice. Merhum Özal ve Erbakan devre dışı bırakıldı, ikisi de idam edildi adeta. Ak Parti, 23 yıldır bürokratik oligarşiyle, rejimin inşa ettiği vesayetle, kurumlarıyla, vesayetle hayat bulan muhalefet ve bileşenleriyle meydan savaşları veriyor… Bu süreçlerde vesayet konsorsiyumları, güçleri farklı şekillerde ve hep devrede oldu…</div> <div> Daha erken demokratik bir cumhuriyete evirilseydik herkes orda hak hukukunu alabilseydi, yaşam tarzlarına eşit mesafede olunsaydı, din, vicdan, fikir, yaşam tarzı hürriyeti olsaydı, kimliklerin, kültürlerin özgürce yaşatıldığı bir iklimi, yapıyı inşa etseydik bu yaşanan acılar, depremler, yangınlar ve kayıplar olur muydu sizce?</div> <div> 100 yıldır bu cennet vatanımızda büyük bir kutuplaşma var. Neden saçla, sakalla, yaşam tarzlarıyla, dinle, inançla, mezheple, kimliliklerle, kültürlerle savaştık neden? Sanki hiç düşmanımız yokmuş, neden sadece birbirimizle kavga ediyoruz, birbirimizi eziyoruz ve yok sayıyoruz? Sizce burada yanlışlar yok mu, hatalar yok mu, neden kör, sağır dövüşler yaparak hayatlarımızı zehir ettik, ediyoruz, huzuru, birliği, adaleti böyle mi yakalayacağız, bu sistemleri, yanlışları kim bize öğretti, dayattı, dayatıyor, derin fay hatlarıyla bizi kim kuşattı, içimize hapsetti, kim bizi küçülttü, daralttı ve zayıflattı? Neden bir Japonya, Fransa, Almanya kadar hür, özgün, onurlu, demokratik, uzlaşmacı ve müreffeh bir toplum olamadık!</div>