<div> Yüz binlerce varlık içinde en şerefli, en rütbeli, en yıldızlı kendini ve var edeni bilen en zengin beyaz yürekli varlığım ben, dünyada küçültülmüş bir dünyayım, hem de O'nun sanatlı, lakin henüz meçhul bir mucizesi olarak... Evet, harikalar diyarı dünyamda engel tanımayan harikulade en şerefli varlığım ustamın elinde, işlem görmeye, işlenmeye, çizilmeye, inşa olmaya hazır bir eserim, bir saray, küçük bir kainatım bir pırlantayım, bir elmasım, mucize dolu bir kumaşım. Mimar, sanatkâr ve terzi O'dur, proje, tasarım, mimarlık, dizayn kısacası her şey MADE İN GOD 'tır. O, dilerse elbiseyi uzun yapar, kolu kısa diker, farklı aksesuarları takar. Geceyi, gündüzü onaranın elinde şekil verilecek eşsiz zenginlikte bir hamurum. O ise ol, der, mührünü, markasını basar. Kâinatı ve içindeki harikaları yaratan beni mi sağlam yapamaz! Hayır, en şerefli varlık için O, ne dilemişse birçok hikmeti vardır, büyük planı içinde imtihan eder, yetenekleri, kabiliyet çekirdekleri ölçüsünde mesleklere yönlendirir herkesi bir şekilde... Hakikatlere ayna olan hikmet gözlüğüyle baktığımda dünyama, orda isyan, nankörlük, ümitsizlik, karamsarlık, tembellik bulunmuyor. Semtimde, mahallemde, sokağımda kanaat, şükür, yaşama sevinci, azim, inanç ve sabır bulunuyor...Evet, bu sihirli gözlükle aynaya baktığımda herhangi bir engel ve eksiklik görmüyor, tam tersine fani dünyadaki kısa süreli bir imtihan olarak idrak ediyorum ve aynada o ebedi yurdumu, ebedi vatanımı görüyorum. Ebedi yurdumda her sesi duyuyor, her nimeti tadıyor, her sözü söyleyebiliyorum. Bir hikayedeki hakikati hatırlıyorum. "Bu da Geçer Ya Hu " diyorum... Tasarrufunu dilediği gibi yapar, ben ona neden niçin diye sormaya haya ederim. O'na hesap sorma yetkisine sahip değilim öyle de beni yoktan var eden bütün azalarımı kusursuz yaratan beni sağır ve dilsiz yaratmasında hikmetler vardır. Dileseydi dilimi ve kulağımı da sağlam yaratamaz mıydı? Tabi ki yaratabilirdi ama O, bana bunu layık gördüyse, önüme böyle bir engel koyduysa ve bu benim imtihanımsa Rabbim! Kahrın da hoş lütfun da hoş derim ve huzur bulurum. Evet, ben sağır ve dilsiz yaratıldığıma değil de çevremdeki insanların beni küçümsemesine, kaş göz işareti ile alay etmelerine üzülüyorum. Ama onlar bilmezler ki onlar da her an engelli olmaya adaylar. Bu eksiklerimle imtihanımı verirken sizler de imtihanınızı verdiğinizi unutmayınız. Duyu organlarını başka gayeler uğrunda kullananlar; haksızlık karşısında susan, hakikati görüp sessiz kalan, kulaklarını insanlık değerlerine tıkayan, dilini farklı gayelere tercüman ettiren biri büyük oranda engelli değil midir, ebedi imtihan noktasında o kayıp kuşağında, maratonunda değil midir?</div> <div> Günümüzde küçük büyük olaylar karşısında içimizi büyük endişeler, üzüntüler, ümitsizlikler kaplıyor. Hadiseler, içimizde şiddetli depremler, tsunamiler meydana getiriyor, kırılmalar, yıkılmalar, oluyor, etrafı ateşler kaplıyor. Bu da bize ruhen, aklen ciddi zararlar veriyor. Tüm bu zorluklara karşı zayıf düşmüş bir bireyin dünyası haraptır… Oysa beyaz yürek sahibi kimse, kazanma kuşağının güçleri olan aklı, fikri, hissi, hikmeti ve güzel ahlakı yanına alır, her zorluğun, güçlüğün üstesinden rahatça gelir. Gelin, kararmış yürekleri ak ederek sonsuz olalım…</div> <div> </div>