<div>Hayber fethinde Ferve İbn Amr’ı ganimet memuru olarak tayin eden Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): Paylaşımı yapılmadan ganimet mallarından aldığınız bir iğne veya iplik bile olsa onu geri veriniz; çünkü ganimet mallarına ihanet etmek, çok büyük vebaldir ve kıyamet gününde ateş demektir, diye ilan ettirerek taksimatı yapılmadan ganimet mallarından kimsenin almaması gerektiğini ilan ettirmişti. Sadece hayvanlarıyla ashabın kendilerinin yiyebilecekleri kadar bir miktara cevaz verilmişti. Mesele o kadar hassastı ki, bu malların başında görevlendirilen Hz. Ferve bir aralık, güneşten korunmak için başına bir bez parçası almış ve Efendimiz ’in: Cehennem ateşinden bir parçayı başına bağlamışsın, şeklindeki uyarısından sonra bin pişman olarak getirip onu da iade etmişti.</div> <div>Efendimiz ’den ganimet talebinde bulunan birisine: Ganimet eşyası bölüşülmeden bana ne bir iğne ne de bir iplik helaldir! Ondan ne kendim bir şey alabilir ne de başkasına bir şey verebilirim, diye karşılık verecek, o gün devesini bağlamak için kendisinden ip isteyen birine de ancak mallar paylaşıldıktan sonra bunu verebileceğini söyleyecekti.</div> <div>Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hayber savaşında Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdik oradan ganimet olarak arazi, eşyalar ve kumaşlar elde ettik. Dubeyb oğullarından bir adam -ki kendisine Rifaa b. Zeyd denilir- Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, Midam adında siyah bir köle hediye etmişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Vadil Kura’ya doğru yola çıktı. Vadil Kura’ya varınca Müdam, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yükünü indiriyordu. O anda kendisine bir ok isabet etti ve orada öldü. İnsanlar onun için müjdeler olsun Cennete gireceksin dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (Hayır canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki Hayber’den elde edilen ganimetlerden haksız yere aldığı bir elbise ateş olarak onu yakıyor) buyurdu. Ashab bunu duyunca içlerinden biri bir veya iki takunya tasması getirip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e teslim etti. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): (Bir veya iki ayakkabı tasması ateş olup seni yakardı) buyurdular. (Ebû Dâvûd, Cihad: 143; Muvatta', Cihad: 13)</div> <div>Helal rızık bereket sebebidir. Haram rızık fazlada olsa bereketsizdir.</div> <div>Haram rızka tevessül etmek şeytanın yoluna uymaktır. Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.” (Bakara, 2/168)</div> <div>Günümüzde üzülerek görmekteyiz ki; kısa yollardan çok para kazanmanın yollarını arama gibi çok tehlikeli davranış modelleri ortaya çıktı. Piyango, şans oyunları, faiz, hırsızlık, rüşvet, spekülasyon, stok vb gibi birçok haram yoldan kazanç elde edilmeye çalışılıyor. Oysaki haramdan elde edilen kazançlardan hiç getirisi olmamıştır.</div> <div>Konumuzu izah etmesi açısından faizi ele alalım. Faiz paradan para kazandırma gibi görünen, paraya para katan bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. Oysaki Kur’an-ı Kerim, faizin artmayacağını ve faizden elde edilenlerin biteceğini bize şöyle bildiriyor.</div> <div>“Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.” (Bakara, 2/276)</div> <div>“Allahım! Bana helâl rızık nasib ederek haramlardan koru! Lutfunla beni senden başkasına muhtaç etme!” (Tirmizî, Daavât)</div>