<div>Şimdiye kadar Batmanlıların büyük şehirlerdeki temsiliyeti daha çok dernekler üzerinden yürütülüyordu. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bazı illerimizde yıllardır Batman dernekleri var. Ancak bu derneklerin kuruluş amaçlarına uygun olarak büyük bir faaliyet yürüttüklerini söylemek maalesef mümkün değil. Çünkü en temel meselelerde dahi Batmanlı hemşehrilerimize destek olamadılar. Örneğin, şimdiye kadar büyük şehirlerde yüksek öğrenim gören Batmanlı öğrencilere kalabilecekleri bir yurt, ya da misafirhane temin edemediler. Öğrencilerin en büyük sorunlarından biri olan barınma konusuna el atılmadı. Bunun yanında, şehirlerde barınma kadar önemli olan yemek meselesi için de bir aşevi açılmadı. Öğrenciler ve dar gelirli Batmanlılar çoğu zaman yalnız bırakıldı. Sosyal dayanışma anlamında yapılan işler ise genellikle o şehirlerin belediyelerinin katkılarıyla sınırlı kaldı. Yani, dernekler kendi imkânlarıyla güçlü bir sosyal destek ağı oluşturamadılar.</div> <div>Bir başka sıkıntı ise bazı derneklerin kuruluş amaçlarından saparak siyaseti ön plana çıkarması oldu. Bu tavır, büyük şehirlerde yaşayan Batmanlılar arasında benimsenmedi. Çünkü insanlar siyasi kutuplaşmadan uzak, daha çok dayanışma, yardımlaşma ve kültürel faaliyetler bekliyordu. Sonuçta bu beklenti karşılanmayınca Batmanlılar arasında büyük şehirlerdeki derneklere olan ilgi azaldı ve bugünlere gelindi.</div> <div>Oysa Batmanlıların imkânları artık çok daha güçlü. Üniversite okuyup meslek sahibi olmuş, kendi işini kurmuş, ticarette ve sanayide, bürokraside başarı sağlamış pek çok insanımız var. Sadece bireysel olarak değil, kolektif bir çabayla Batman’ın kalkınmasına ve Batmanlılık bilincinin gelişmesine katkı sunabilecek bir potansiyele sahibiz. İşte bu noktada, geçtiğimiz yıl Ankara’da kurulan Batmanlılar Vakfı umut verici bir gelişme oldu. Vakfın kurucular listesine bakıldığında gerçekten önemli isimlerden oluştuğu görülüyor. Muzaffer Nasıroğlu başta olmak üzere, Hamidiler ailesi, iş insanları ve bazı bürokratların yer aldığı bir kurucular heyetiyle Vakıf hayata geçirildi. Avukat İlyas Solak, kurucular tarafından geçici olarak yetkilendirilerek bu sürecin başlamasına vesile oldu. Bu girişim Batman adına çok kıymetliydi. Çünkü dernekler ile vakıflar arasında büyük farklar vardır. Sonrasında Başkanlık seçimine gidildi ve emekli bürokrat Şerafettin Hamidi Başkanlığa layık görüldü. Vakıflar, yasal ve mali yapıları sayesinde çok daha kalıcı, güçlü ve etkin faaliyetler yürütebilirler.</div> <div>Tam da bu gelişmelerle gözümüzü Batman Vakfı’na çevirmişken öğrendik ki, Ankara’da zaten 12-13 yıl önce kurulmuş başka bir Batman Vakfı da varmış. Bu vakıf, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ağabeyi olan emekli eğitimci Selahattin Şimşek tarafından hayata geçirilmiş. Uzun süre sessiz kalan bu vakfın son zamanlarda yeniden canlandığını ve açıklamalar yapmaya başladığını görüyoruz. Bu da ayrıca sevindirici bir durum. Çünkü ne kadar çok kurumsal yapımız olursa, Batman için atılacak adımlar o kadar güçlü olur.</div> <div>Ankara’daki bu gelişmelerin ardından bu kez İstanbul’dan sesler yükseldi. İstanbul’da da Batman Vakfı’nın kuruluş hazırlıkları başladı. Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul’da böyle bir vakfın kurulması, orada yaşayan on binlerce Batmanlı için büyük bir ihtiyaçtır. Eğitimden kültüre, sosyal dayanışmadan iş dünyasına kadar her alanda bir köprü olacak böylesi bir vakfın kurulması uzun zamandır beklenen bir gelişmeydi.</div> <div>Bütün bu girişimleri elbette takdirle karşılıyor ve destekliyoruz. Batman için çaba gösterecek, emek verecek, katkı sunacak herkes bizim için değerlidir ve başımızın üstünde yeri vardır. Ancak şu noktayı da ifade etmeden geçemeyiz: Bir vakıf kurulduktan sonra yıllar geçmiş, hatta 12-13 yıl, ya da 1 yıl dolmuş olmasına rağmen hâlâ somut faaliyetler ortaya koyulmamışsa, bu o vakfın henüz oturmadığını gösterir. Vakıf olmanın ağırlığı da zaten buradadır. Sadece tabelası olan değil, etkinlikleriyle kendini gösteren bir vakıf olmalıdır.</div> <div>Burada en önemli mesele, rekabet duygusunu bir kenara bırakmaktır. Çünkü biz ne Ankara’daki vakıfların, ne de İstanbul’daki vakfın birbiriyle yarışmasını istemiyoruz. Hepimiz Batmanlıyız ve ortak hedefimiz de Batman’a hizmet olmalıdır. Bu nedenle el birliğiyle oturup neler yapabileceğimizi konuşmalı, işbirliği içinde hareket etmeliyiz. Batman’ın eğitim, kültür, ekonomi ve sosyal hayatına katkı sunacak projeler üretmek için güçlerimizi birleştirmeliyiz.</div> <div>Bakın çevremize: Ankara’daki Siirt Vakfı yıllardır etkin şekilde faaliyetlerini sürdürüyor. Yine Mardinlilerin MAREV Vakfı, çalışmalar ve projeleriyle parmakla gösterilen bir kurum haline gelmiş durumda. Bu örnekler bize şunu gösteriyor: İstendiğinde vakıflar büyük bir sinerji oluşturabilir, hem memleketlerine hem de büyük şehirlerdeki hemşehrilerine çok önemli destekler sunabilir. Bizim de bu örneklerden ders çıkararak yol almamız gerekiyor.</div> <div>Dolayısıyla beklentimiz açıktır: Ankara’daki iki vakfımızın artık harekete geçmesi, faaliyetlerini düzenli ve güçlü bir şekilde yürütmeye başlamasıdır. Aynı şekilde, İstanbul’da kuruluş hazırlıkları devam eden Batman Vakfı’nın da en kısa zamanda resmiyet kazanmasını ve çalışmalarına başlamasını bekliyoruz. Çünkü Batmanlılık bilincinin gelişmesi, gençlerimizin desteklenmesi, iş dünyasında güçlü bir lobinin oluşturulması için bu üç vakfa da ihtiyaç vardır.</div> <div>Umarız ve dileriz ki, bu vakıflar sadece isim olarak kalmaz, kısa zamanda gerçek amaçlarını gerçekleştirmeye başlarlar. Batman’ın geleceği için buna hem ihtiyaç vardır, hem de ciddi bir beklentidir. Bizler de Batmanlılar olarak bu adımları yakından takip etmeye devam edeceğiz.</div> <div>Hoşça kalınız.</div>