?>

ARTIK YETER! “MA EDİ NE BESE?”

Öğr. Gör. Selman Tür

8 saat önce

Dünya bir kez daha insanlığını kaybediyor.
Gazze’de bir annenin feryadı hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor.
İşgalci İsrail, sözde “anlaşmalara” rağmen bir milleti haritadan silmeye çalışıyor.
Çocukların, bebeklerin, yaşlıların kanı Akdeniz’e karışıyor…
Ve dünya sessiz.
Tıpkı Sudan’da olduğu gibi, Müslüman görünümlü kâfirlerin elinde yok edilen bir halkın çığlığına kulak tıkandığı gibi!
Arakan’a gidiyorsun, Budist çeteler tarafından diri diri yakılan Müslümanların sessiz feryadı gökyüzünü deliyor.
Suriye’de, Irak’ta, Filipinler’de, Orta Afrika’da…
Nerede bir Müslüman varsa, orada kan var, gözyaşı var, sürgün var!
Kimi zaman emperyalistlerin bombalarıyla, kimi zaman sözde Müslüman liderlerin ihanetleriyle, kimi zaman da batının maşası terör örgütleri eliyle!
Ve kimse sormuyor:
“Neden hep Müslüman coğrafyası kanıyor?”
Neden her sabah uyandığımızda bir İslam beldesinden ağıt sesi yükseliyor?
Oysa bir zamanlar bu topraklarda adaletin sancağı dalgalanıyordu.
700 yıl boyunca Osmanlı’nın hüküm sürdüğü bu coğrafyada, bir tek mazlumun burnu kanamıyordu.
İslam’ın izzeti, merhameti, dirayeti vardı.
Ta ki 1923’e kadar…
Ta ki Osmanlı’yı içten çürüten zihniyet, Batı’nın parlatıp sahaya sürdüğü muhalefet eliyle İslam’ın kalesini yıkana kadar!
Bugün Gazze’de akan kanın, Sudan’da süren vahşetin, Arakan’daki sessiz çığlıkların sebebi sadece dış düşman değil…
Asıl sebep; ümmetin dağınıklığı, kardeşliğin unutuluşu, Çanakkale ruhunun terk edilişidir!
O ruh var ya, o ruh…
Bir zamanlar Çanakkale’de Kürdüyle, Arabıyla, Lazıyla, Çerkeziyle omuz omuza savaştı.
Birinin eli tüfekteydi, diğeri cebindeki son kuruşunu cepheye gönderiyordu.
Hatta kimi kefen parasını gönderdi,
“Yeter ki İslam’ın bayrağı yere düşmesin!” dedi.
Ama bugün?
Bugün aynı coğrafyanın insanları birbirini boğazlıyor, birbirinin kanını akıtıyor.
Emperyalistlerin planları tıkır tıkır işliyor, ümmetin evlatları birbirine düşürülüyor.
Peki biz ne yapıyoruz?
Ekran başında kanlı görüntüleri izliyor, üç saniye üzülüp sonra diziye dönüyoruz.
Kalplerimiz dondu, vicdanlarımız sustu, ruhlarımız uyuşturuldu!
Kürtçe bir söz var:
“Ma edi ne bese?”
Yani, artık yetmedi mi?
Artık yetmedi mi ümmetin kanı, gözyaşı, açlığı, sürgünü?
Artık yetmedi mi sessizliğimiz, suskunluğumuz, bölünmüşlüğümüz?
Artık vakit geldi!
Çanakkale ruhuna dönmenin, ümmet bilincini yeniden diriltmenin zamanı geldi!
Korkunun, çıkarın, mezhebin, ırkın değil; imanın ve izzetin safında durma vakti bu!
Gazze’de, Arakan’da, Sudan’da, Suriye’de, Irak’ta dökülen her damla kan;
bizim suskunluğumuzun, bizim dağınıklığımızın faturasıdır.
Yeter artık!
Ma edi ne bese!
YAZARIN DİĞER YAZILARI