Değerli dostlarım! Bugün modern dönemin icatlarından olan önemli bir konu hakkında konuşmak üzere karşınızdayım. Bildiğiniz üzere dünyadaki varlıkların en üstünü olan insanoğlu kadın ve erkekten oluşmaktadır. Bu iki varlık da kainattaki birçok yaratılmışlar gibi kendilerine özgü yetenek ve özelliklerle donatılmıştır. Ancak her ikisi de temelde aynı statüde ve yaratanın nazarında aynı konumdadırlar. Her ikisinin de rabbi Allah’tır. Onların hakimi ve yargılayıcısı da odur. Her ikisinin de yüce yaratanın gönderdiği emir ve yasaklar karşısında sorumlulukları ve hakları eşittir. Nitekim birçok ayette yüce Allah iyilik yapan erkek ve kadınlar ifadesini kullanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında özellikle İslam dininin kadına “kadın olması”ndan kaynaklı menfi bir tutumu veya cinsiyetçi bir yaklaşımı söz konusu edilemez. Modern dönemde özellikle kadın konusunda İslam dinine yöneltilen eleştirilerin çoğu İslam’ı hedef alan bilinçli karalama yaklaşımları bazıları ise İslam’ı bilmemekten veya İslam dini ile Müslümanların yanlış uygulamalarını karıştırmaktan kaynaklı cehalet ürünü yaklaşımlardır.
Yüce Allah insana bu kâinatta farklı görev ve roller vermiştir. Ve her birine de bu görevlerine mukabil hak ve yükümlülükler belirlemiştir. Örneğin erkeğe baba rolünü veren Allah evlatlara babaya itaati emrederken babayı da evlatlara bakmakla yükümlü tutarak bir denge ortaya koymuştur. Kadına da anne yükümlülüğü ve rolü veren İslam dini buna karşılık cenneti annenin ayakları altına saklamıştır. Erkeğe evin reisi ve yöneticisi rolü veren İslam aynı zamanda ona evi geçindirme ve helal kazanç sağlama ile sorumlu tutmuştur. Kadına da evin erkeğinin helal ve haklı dairedeki istek ve beklentilerine yönelik sorumluluk veren İslam dini erkeğe de kadına mehir ve birlikte yaşadıkları süre boyunca kadının onuruna ve emsaline yaraşır bir nafakayı verme sorumluluğu yüklemiştir. Kız çocuğuna evlat rolü veren Allah, kız çocuklarını ayrım gözetmeksizin yetiştirenlere cenneti vadetmiştir. Kadına erkeğe meşru itaati emreden İslam erkeği de vatanı korumakla sorumlu tutmuştur.
Değerli dostlarım kadın ve erkek eşitliği ve İslam’ın bu konudaki hassasiyeti hakkındaki örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak bu örnekler dahi gösteriyor ki yüce Allah erkek ve kadın kulları arasında herhangi bir ayrım gözetmemiş ve hayatın olağan akışına uygun görev taksimi yapmıştır. Günümüzde İslam’a yönelik saldırıları yapanlar ve sözde kadın hakları koruyuculuğuna soyunanlar kendi etraflarında modernizm adı altında sömürülen ve cinsel meta haline getirilen kadını görmezden gelip yapmacık bir gün kutlaması ile sözde eşitliğin ve kadın haklarının temsilciliğine soyunmaktadırlar. Bu konuda o kadar aşırı gitmektedirler ki erkeği ezme ve hiçbir şekilde hakkaniyete uymayacak şekilde erkeğe yönelik sindirme operasyonuna dönüştürülmektedir. Bu konuda özellikle de ailenin geleceği açısından erkek ve kadının ortak paydasının insan olduğu unutulmaksızın ikisinin de rollerinin ve yükümlülüklerinin farklı olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Aksi takdirde aile içerisinde bir egemenlik çatışmasının fitili ateşlenir ve sonuç olarak toplumun en temel taşı olan aile müessesesi infilak ettirilebilir. Unutulmamalıdır ki kadın ve erkek hakları belirli bir güne sığdırılamayacak denli evrenseldir ve zaman ötesidir. Her ikisi de kantarın birer kefesi konumundadır. Birinin ağır bastırılması mizanın hakkaniyetten sapması anlamına gelir.
Cinsiyetçi yaklaşımların olmadığı ve herkesin rolü ve sorumluluklarının ilahi adalete yuğun verildiği bir toplum temennisiyle kalın sağlıcakla…