<div>Eğitim-öğretim sürecinin ayrılmaz bütünleri; <strong>öğretmen, öğrenci ve tabi ki velilerdir</strong>. Bu sürecin sağlıklı bir şekilde başarıya ulaşması için tüm paydaşlarının üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmesi gerekmektedir ve velilerin öğrenme süreçleri dâhil öğrencisinin gelişimi ile alakalı tüm süreçlere hâkim olan öğretmenin bilgi birikimi, tecrübesi ve uzmanlığına güvenmesidir. Öğretmenler gününe sayılı günler kalmışken, <strong>öğrencilerin hem gönül dünyasına hem ruh dünyalarına dokunan öğretmenler</strong> neler ister, neler bekler bunların üzerine konuşalım.</div> <div>Öğretmen, sınıf içinde oluşturduğu kuralların, akademik disiplinin ve davranış standartlarının evde <strong>veli tarafından desteklenmesini</strong> temel bir gereklilik olarak görür. Çünkü sınıf içerisinde ircaa edilen öğretmenlik sanatı sevgi ve şefkatin yanında, <strong>otorite</strong> ve <strong>disiplin</strong> de gerektirir. Veli, okulun kurallarını sorgulayıcı veya hiçe sayıcı bir tutum sergilediğinde, öğretmenin sınıf içindeki <strong>meşruiyetini</strong> zedeleyebilir. Bu durum, öğretmende “<strong>hiçe sayılma”</strong> ve <strong>"otoritesinin zayıflatılması"</strong> hislerini tetikleyebilir. Öğretmen, veli ile tutarlı bir cephe oluşturarak, öğrencinin iki ortam arasındaki <strong>güvenli ve tutarlı sınırları</strong> öğrenmesini sağlamayı amaçlar.</div> <div>Öğretmenler, uzun yılların eğitimi ve deneyimi ile edindikleri <strong>pedagojik uzmanlığın</strong> sorgulanmamasını ve <strong>mesleki mahrem alanının</strong> ihlal edilmemesini isterler. Zira bir öğretmenin <strong>mesleki öz yeterlilik</strong> duygusu, işini yapabilme inancının temelidir. Velinin, <strong>"internetten okudum"</strong> veya <strong>"komşumun çocuğu şöyle yapmıştı"</strong> gibi ifadelerle öğretmenin yöntemlerine sürekli müdahale etmesi, bu <strong>öz yeterliliği</strong> ciddi şekilde yaralar.</div> <div>Öğretmenler, herhangi bir problem durumu ortaya çıkması durumunda velilerin suçlayıcı ve itham edici bir dil yerine, <strong>ortak çözüm odaklı</strong> ve çocuğun maksimum yararına gözeten bir yaklaşım sergilemesini ister. Veli tarafından gelen <strong>yüksek duygusal tepkiler</strong> (öfke, haksızlık algısı gibi), öğretmende <strong>savunma mekanizmalarını</strong> tetikleyebilir. Oysa bir öğretmen, veli ile birlikte çocuğun gelişimine dair gerçek verileri dürüstçe konuşabileceği, <strong>"ben" dilinin</strong> kullanıldığı, güvenli bir iletişim ortamı kurmayı arzular. Çünkü veli ile öğretmenin müşterek paydası öğrenci ve öğrencinin maksimum yararıdır. Hal böyle iken olası problem alanlarında sevgi ve hoşgörü dili kullanılarak problemler görüşülerek çözüme kavuşmalı, duygu ve düşünceler saygı ve sevgi çerçevesinde ifade imkânı bulmalıdır.</div> <div><strong>Eğitim ailede başlar, okulda devam eder.</strong> Çocuğa görev ve sorumlulukları ilk olarak aile ortamında kazandırılmalıdır. Öğretmen bu gerçeğin bilinmesini ister. Öğretmen ile eş güdüm halinde hareket edemeyen velilerde, çocukları için istenen ve beklenen sağlıklı gelişim sürecini tamamlanması oldukça zordur.</div> <div><strong>Ruh dünyası huzurla ve sevgiyle beslenemeyen çocuk, okulda sınıfına ve çevresine sağlıklı şekilde seslenemez.</strong> Öğretmen, çocuğun duygularını ve düşüncelerinin ebeveynleri tarafından önemsenmesini ister. Sürekli örselenen, tutarsız davranış örüntülerine maruz kalan, sürekli esnek davranılan ya da baskılanan çocuk sağlıklı bir kimlik gelişimi inşa edemeyecektir.</div> <div><strong>Çocuğa verilen değer ile öğretmene duyulan saygı doğru orantılıdır</strong>. Çocuğunu seven her veli, çocuğunun öğretmenine saygı duymalı ve öğretmenin de bir insan olduğunu hatırından çıkarmamalıdır. Çocuğunun yanında öğretmen ile alakalı olumsuz değerlendirmelerde ve eleştirilerde bulunmak bir süre sonra öğretmeninin saygınlığını yitirmesine ve çocuğun öğretmenine karşı ön yargılı olmasına neden olabilecektir.</div> <div>Günümüzde dijital çağ ile beraber, <strong>öğretmenler ve veliler arasındaki iletişim kanalları</strong> daha aktif hale gelmiştir. Bu elbette belirli sınırlar ve saatler dâhilinde olduğunda çocuğun gelişimi adına faydalı bir durumdur. Bununla birlikte öğretmenin, özel hayatının ve dinlenme süresinin de olduğu<strong> psikolojik alana</strong> ihtiyaç duyar. Öğrenci ile alakalı bir durum olduğunda ya da acil durumlarda elbette veli öğretmene ulaşabilmelidir ancak; özellikle akşam geç saatlerde veya hafta sonları gelen acil olmayan mesajlar, öğretmende <strong>sürekli tetikte olma</strong> durumuna yol açar. Bu, iş-yaşam dengesinin bozulması ve sonucunda <strong>kronik stres</strong> ile birlikte <strong>tükenmişlik</strong> riskini artırır. Öğretmen, net iletişim kurallarının belirlenmesini ve <strong>özel alanına saygı</strong> gösterilmesini ister.</div> <div><strong>Bu duygu ve düşüncelerle, öğrencilerinin gönül dünyalarına varlıklarıyla renk katan, zihin dünyalarında yer eden tüm öğretmenlerimizin “24 Kasım Öğretmenler Gününü” kutluyorum.</strong></div> <div> </div>