İYİLİK EKSENİNDE POZİTİF PSİKOLOJİ

Nevzat Tarhan, “Çocuğunu öyle karşıla ki eve geldiğinde en güzel yere geldiğini hissetsin., eşini öyle karşıla ki yanına geldiği zaman en doğru kişinin yanına geldiğini hissetsin, anneni öyle karşıla ki doğumundaki ağrıları lezzetle takas etsin, babanı öyle karşıla ki ömür boyu bir başka evlada imrenmesin, fakiri öyle karşıla ki ona serdiğinden daha büyük bir dua sofrası sersin, zengini öyle karşıla ki senin gönlünü gördüğünde kendi gönlünün fakirliğinden kahretsin… Bu ancak kişinin karşılıksız iyilik yapmasıyla olur. aile bağlarını güçlendirmek günümüzde çok önemli. Ailemize, değerlerimize sahip çıkmamız, ailemizi güven yuvası haline getirmemiz bugün en temel görevlerimizden biri olmalı. Zevkçiliğin, benmerkezciliğin, yalnızlığın ve mutsuzluğun aileyi tehdit eden en büyük sorunlar olarak karımıza çıktığı bugünlerde karşılıksız, sessiz iyiliklerle ailelerimizdeki güven ilişkisini oluşturmamız gerekiyor” diyerek güven duygusunun temel parametrelerini açıklamaktadır.

Günümüz dünyasında aileler için “sevgi yuvası” kavramı yerine “Güven yuvası” kavramının kullanılmasının daha uygun olacağı düşünülüyor. Ev, aile bireyleri için bir sığınaktır. Bu sığınak, korkunun olmadığı aksine güven duygusunun her tarafı sardığı bir yuvadır. Aileyi hem “sevgi yuvası” hem “Güven yuvası” haline getirmek ideal olanıdır

Aile bireyleri arasında rekabet değil refakat vardır. Birbirlerinin eksiğini-gediğini tamamlayan, “ben” merkezci anlayışla değil, “Biz” merkezci anlayışla hareket eden, “hesabi” değil “hasbi” davranan, bir değişkenli fonksiyonlarla değil çok değişkenli fonksiyonlarla olayları ve olguları değerlendiren bireylerden oluşan aileler; hem “Sevgi yuvaları” hem de “Güven yuvaları” demektir.

Harvard Üniversitesinde “Pozitif Psikoloji” 2015 yılı nda okutulmaya başlandı. Medeniyetimizin temel değerlerini esas alan; Merhamet, paylaşım, minnettarlık, empati v.b. kavramlar üzerine inşa olan “Pozitif psikoloji”, Anadolu irfanını yansıtmaktadır. İyilik kavramını esas alan ve üniversitede çığır açan bu ders, öğrenciler arasında en çok tercih edilen ders olmuş ve Yale Üniversitesinde “Mutluluk bilimi” adı altında okutulmaya başlandı. Bu Üniversitede en popüler ders olarak kayıtlara geçti. “Karşı tarafı mutlu ederek mutlu olunabileceği” öğretiliyor. Bu dersin özü ve esası Ku’an-i Kerime dayalı olduğunu görmekteyiz. İbn-i Haldun’a, “Çocuklarımızı nasıl terbiye edelim?” sorusuna, “Çocuklarınızı terbiye etmenize gerek yok, siz kendinizi terbiye edin, onlar zaten terbiye olurlar” diyerek söylemden ziyade eylemin, davranışın etkili olduğunu ve çocuklarımıza rol model olmamız gerektiğini vurgulamaktadır.

“İnsanlardaki iyi duyguları ortaya çıkaran özellikler konusunda yaşanmış bir örnekten bahsedilir. Bir genç bir gün psikolojik destek için danışmanlığa gidiyor. Orada kendisine, sevdiğiniz insana bir hediye almanın öneminden bahsedilir. Hediyeleşmenin bir sevgi dili olduğu konuşuluyor. Bunun üzerine o genç de sevgisini göstermek için patronuna bir hediye kravat alıyor. Bunun üzerine, sert ve bir o kadar da aksi olan patronu hediye karşısında “Benden ne menfaatin var?” diyerek genci tersliyor. Bunun üzerine de genç, “Ben bir kişisel gelişim seminerine gittim. Orada kişinin sevdiği birine bir hediye almasının öneminden ve

gerekliliğinden bahsedildi. Bunun üzerine size hediye almak, sizi sevdiğimi göstermek istedim” dedi. Bunun üzerine patron mahcup oluyor. Sonrasında olanları patron düşünüyor ve eve giderken mantıklı bulduğu davranış için harekete geçiyor ve oğluna bir hediye alıyor. Hediye karşısında patronun oğlu ağlamaya başlıyor. Ve cebinden bir ip çıkarıyor… “Bu iple bugün kendimi asacaktım. Beni kimsenin sevmediğini düşünüyordum. Artık kendimi asmayı düşünmüyorum, çünkü beni seven biri var.” diyor.

Evet rastgele ve karşılıksız olarak yapılan bir iyilik nasıl güzellikler doğuruyor ve hayatların kurtulmasına vesile oluyor!