?>

HİCRİ YILBAŞI: 1MUHARREM 1447 / 26 HAZİRAN 2025

Medeni Yiğit

3 gün önce

Hicri Takvim, İslam dünyasında dini ve kültürel olayların belirlenmesinde kullanılan, Ay’ın Dünya etrafındaki hareketine dayanan bir takvimdir. Hicri yıl içerisindeki her bir aya da kameri ay ismi verilmektedir. Kamer, Arapça kökenli bir kelime olup “ay” anlamındadır. Miladi takvimden farklı olarak Güneş yılı yerine Ay yılı esas alınır.
Hicri Yılbaşı, Peygamber Efendimizin (sas) Mekke’den Medine’ye hicretini esas alan, hicrî takvimin başlangıcı kabul edilen Muharrem ayının ilk günüdür.
Hz. Ali’nin teklifiyle Hz. Ömer döneminde hicrî takvimin başlangıcı resmi olarak kabul edilmiştir. Yani miladi 622 yılı hicrî 1. yıl olarak kabul edilmiştir.
Hac, zekât, oruç gibi ibadetlerde hicrî yıl esas alınır.
354 veya 355 gün sürer, ayların süresi 29 veya 30 gündür. Miladi takvimden 10-11 gün kısadır.
‘’Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır’’… (Tevbe suresi 36. Ayet)
Hicri Aylar:
1) Muharrem,
2) Safer,
3) Rebîülevvel ,
4) Rebîülâhir ,
5) Cemâziyelevvel                 
6) Cemâziyelâhir,
7) Recep,
8) Şâban,
9) Ramazan,
10) Şevval,
11) Zilkade,
12) Zilhicce.
İlk ay olan Muharrem hürmet edilen anlamına gelmektedir. Kur’an’da adı geçen ve savaşın yasaklandığı dört haram aydan biridir. Diğer haram aylar: Receb, Zilkade ve Zilhicce’dir.
Resûlullah (sas), şöyle buyurmuştur: “Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır.” Ayrıca bu ay Peygamber Efendimiz (sas) tarafından Allah’ın ayı diye nitelendirilmiştir. (Müslim, Sıyâm, 202-203) (Diyanet haber)
Hicret, Allah için her şeyden vazgeçmenin adıdır. Hicret esnasında Süheyb-i Rumi’nin başından geçen bu olay bu konu için en güzel örnektir.              
 Müşrikler Suheyb'in hicret edeceğini anlayınca onu gözaltında tutmaya, takip etmeye başladılar. Müşriklerin onu rahat bırakmaya hiç de niyetleri yoktu. Suheyb’in peşine düşen müşrikler nihayet yolunu kestiler ve: “Sen Mekke'ye geldiğinde beş parasız bir köleydin. Bizim sayemizde zengin oldun. Burada kazandığın serveti beraberinde götürmene izin vermeyiz!” dediler. Müşriklerin tehditlerine boyun eğmeyen Suheyb, bineğinden inip torbasındaki okları çıkardı. Karşısında dikilen Mekkeli müşriklere güçlü ve kararlı bir şekilde “Benim ne kadar isabetli ok attığımı hepiniz bilirsiniz. Bu okların tamamını üzerinize yağdırırım. Oklarım biterse kılıcımla kendimi savunurum. Kılıcım elimde, oklarım çantamda bulundukça hiçbirinizi yanıma yaklaştırmam” diyerek meydan okudu. Mekkeli müşrikler Suheyb'in kolay kolay kendilerine boyun eğmeyeceğini biliyorlardı. Fakat onu bırakmak niyetinde de değillerdi. Ardından Suheyb onlara şu teklifte bulundu: “Sizin istediğiniz şey benim Mekke'de bulunan servetim mi?  Öyleyse ne kadar malım varsa alın, hepsi sizin olsun.” dedi
Mekkeli müşrikler istediklerini elde edince Suheyb'in peşini bıraktılar. Yıllarca biriktirdiği servetini müşriklere bırakan Suheyb Medine'ye doğru yoluna devam etti. Üzülmüyordu, bilakis son derece huzurlu ve mutluydu. O, ebedi saadeti için, İslâm davası için dünyalık nesi varsa vermiş, kârlı bir ticaret yapmıştı. Şimdi Rasûlullah'a kavuşma, O'na (s.a.s) yoldaş olma aşkıyla ilerliyordu.
Suheyb Kuba'da Allah Rasûlü'ne kavuştu. Mekkeliler ile arasında geçen hadiseyi Nebî (s.a.s)'ye anlattı. Suheyb’i gördüğüne çok sevinen Hz. Peygamber, tarihin kulaklarında çınlayan, hatırlarda hâlâ canlı olan o kutlu müjdeyi verdi:
“Ticaretin kârlı oldu Ticaretin kârlı oldu!”
Suheyb'in gönlü sevinçle doldu. Bu ticaretten kazançlı çıkan o olmuştu çünkü.
"İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır."(Bakara 207) ayet-i kerimesinin bu olay üzerine nazil olduğu rivayet edilir. 
Hicri yılbaşının başta Gazze olmak üzere bütün İslam alemine huzur ve barış getirmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
YAZARIN DİĞER YAZILARI