Yetim: babasını kaybeden küçük büyük herkese (sözlük anlamı bakımından) yetim denilebilirse de fıkıhta yetim henüz bulûğ çağına ermemiş çocuklar hakkında kullanılır. Bir hadiste de bulûğ çağından sonra yetimliğin kalkacağı belirtilmiştir (Ebû Dâvûd, “Veṣâyâ”, 9). Çocuğun nafakasını temin etme, haklarını koruma ve onu yetiştirmede babanın daha çok rolü bulunduğundan yetimlik özellikle babaya bağlanmıştır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ytm” md.)
Hz. peygamber (Aleyhisselam), doğmadan iki ay önce babasını, altı yaşına geldiğinde ise annesini kaybetmişti. Hem yetim hem de öksüzdü. Kur’an bu hakikate şöyle değinir: ‘’ O seni yetim bulup barındırmadı mı?’’ (Duha 6) bu sebeple dünyaya gözlerini bir yetim olarak açan Allah Resulü yetimlerin hallerinden en iyi o anlamıştı…
Gerek Kur’an’ı Kerim’de gerek peygamber efendimizin hadislerinde yetimlerle ilgili önemli uyarılarda bulunulmuştur. Ayeti kerime de iyi ve itaatkâr kulların özelliklerinden bahsedilirken onların kendi ihtiyaçlarına rağmen yiyeceklerini seve seve yetime, yoksula esire yedirdiklerini ve bunu bir karşılık beklemeksizin sırf Allah rızası için yaptıklarını dile getirir (insan 8-9)
Cahiliye döneminde yetimlerin hakları gasp edilip, mallarına el konulurdu. Cenabı mevla ise ‘’ öyleyse sakın yetimi ezme! ( Duha 9) Maun suresinde yetimi şiddetle itip kakmanın, dini yalanlayan inkarcının vasfı olduğunu açıkça ifade eder. (Maun 1-2)
Gerek Kur’an’ı Kerim’de gerek hadislerde yetimin malının haksız yere yenilmesi şiddetle yasaklanmıştır. ‘’Yetimlerin mallarını haksız olarak yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş dolduruyorlar. Zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir. (Nisa 10)
Enes b. Malik’in anlattığına göre vefatı esnasında Hz. Peygamber, emri altındaki insanlara nasıl davranılması hususunda keskin bir tavır sergileyerek şöyle vasiyet etmiştir: ‘’… emriniz altındaki insanlar hakkında Allah’tan korkun! İki zayıf hakkında Allah’tan korkun: dul kadın ve yetim çocuk… ( Beyhaki,Şuabu’l-iman)
Hz. peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) yetimlere iyi davranılmasını tavsiye ederek ‘’ yetime karşı şefkatli bir baba gibi ol! (Heysemi) buyurmuş, diğer bir hadisinde ise ‘’ Müslümanlar içinde en hayırlı ev, içinde yetime iyi davranılan evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de yetime kötü davranılan evdir.’’ (ibn mace edeb, 6)
Kız olsun erkek olsun sorumluluğu altındaki yetimlere iyi davrananlara mükafat olarak cennette kendisi ile yakın komşu olacağını beyan eden Hz. Peygamber, bunu söylerken iki parmağını yan yana getirmiştir. (Buhari)
Hz. Peygamber yetimin doyurulmasının karşılığının mutlaka cennet olduğunu şöyle beyan eder: ‘’ Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse affedilmeyecek bir suç işlemediği taktirde, Allah Teala onu mutlaka cennete koyar.’’ (Tirmizi, Birr,14) Hz. Peygamber her zaman yetimi öncelenmiştir. Nitekim öz kızı Hz. Fatıma, yanında iki hanımla birlikte gelerek savaş esirlerinden ev işlerinde kendilerine yardımcı olacak kadınlar tahsis etmesini istediklerinde, ‘’ Bedir yetimleri sizden daha önceliklidir. (Ebu Davut) diğer bir hadislerinde ‘’ Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa! (ibn Hanbel) buyurmuştur.
Hulefafa-i Raşidin döneminde yetim çocuklar hukuki açıdan güvence altına alınmış, iktisadi anlamda desteklenmiştir.
Bizlerde ümmetin emaneti olan yetimlere sahip çıkmayı görev bilmeliyiz. Özellikle Siyonist rejim israil’in yetim bıraktığı binlerce Gazzeli yetime sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Gazze’li yetimler hepimizin yetimleridirler.