Anne, çocuğu doğuran veya kendi doğurmadığı çocuğu evlat edinen kadındır. Çocuğu evlat edinen ya da eşinin kendinden olmayan çocuklarına annelik yapan kadına üvey anne denilmektedir.
Üvey anne denilince aklımıza hep zulüm eden kadın gelir. Oysa yüreği sevgiyle yoğrulmuş üvey anneler de vardır. Bu anneleri takdir etmek gerek.
Bundan yaklaşık on yıl önce bir taziyeye gitmiştim. Taziyede annesini kaybeden sekiz yaşlarındaki Ali, odadaki duvarın dibinde oturmuş sessizce ağlıyor, göz pınarlarından yuvarlanan iri göz yaşları yanağından süzülerek akıyordu. Bir süre dalmış öylece Ali’ye bakıyordum.
Çok duygusal biriyim hele ki ölen gençse hele ki ortada kalan bakıma muhtaç çocuksa çok daha duygulanıyor çok daha üzülüyorum fakat bunu da dışa yansıtmıyor içimden eriyorum.
Ali’nin annesi kırk yaşlarındaydı. En büyüğü on iki yaşlarında toplam sekiz çocuğu vardı. Bu çocukların içinde anneyi kaybetmenin üzüntüsü en çokta Ali’nin yüzüne yansımıştı.
Bu çocukların acısı içime dert oldu aylarca aklımdan çıkmadı hele hele Ali’nin boynu büküklüğü gözlerimin önünden hiç gitmiyordu.
Çocukları merak ediyor tanıdıklardan ‘çocuklar nasıllar, ne yapıyorlar?’ diye durumlarını soruyordum. Bir tanıdık, “Nasıl olsunlar, valla perişanlar. Baba bir inşaat işçisi, gidip çalışsa çocuklar perişan olacak, çocuklara baksa bir gelirleri yok, aç kalacaklar. Baba ne yapacağına şaşırmış, anneanneden bakmasını istemiş, kadın, “Ben yaşlıyım, kendime bakamıyorum. Sekiz çocuğa nasıl bakayım.” demiş. Babaanne de, “Ben düzenimi bozamam,” deyip çocuklara bakmayı üstlenmeyince adam şaşkın bir halde kalmış ne yapsın bilmiyor. Elin kızı da sekiz çocuğun bakımını hiç üstlenir mi? Vallaha kimse üstlenmez, zordur sekiz çocuğa bakmak,” dedi.
Bu konuşmaların üzerinden iki ay geçmemişti ki babanın Azize adında, kırk yaşlarında bir kadınla evlendiğini duydum. Azize çocuklara kol kanat gerdi, çocuklara annelerini aratmadı; banyo yaptırıyor, çamaşırlarını yıkıyor, üst başlarına dikkat ediyor, evin her bir işine koşuşturuyor, çocuklara merhametle, şefkatle, sevgiyle yaklaşıyordu. Bunu göstermelik yapmıyor baba da komşu da çocuklar da Azize’nin çok iyi olduğunu söylüyorlardı. Çocuklar Azize’yi çok seviyor yanından ayrılmıyorlardı. Sonraları Azize’nin iki çocuğu oldu. Azize aynı şekilde hem kendi çocuklarını hem de eşinin kendinden olmayan çocukları koruyup gözetledi, çocuklara anne oldu.
Kendim de Azize’nin iyi olduğuna tanık olunca böyle gönlü güzel insanların olmasına ne çok sevindiğimi anlatamam. Az da olsa çevremizde bu güzel insanlardan vardır. Gönül ister ki hiçbir çocuk annesiz kalmasın ama kalırsa da gönlü sevgiyle yoğrulmuş insanlara denk gelsin.
Dünyanın tüm toplumlarında kutsal olarak kabul edilen ve hayatımızın en değerli varlıkları olan annelerimiz şefkatin, merhametin, fedakarlığın, sevginin en saf örnekleri ve de timsalidirler. Toplumların kaderini ve geleceğini belirleyen annelerimizin değerini bilelim.
Yüreğinde merhameti, şefkati, sevgiyi, insanlığı barındıran anne olan, olmayan, anne adaylarının ve kendini anne gibi hisseden başta annemin ve de kayınvalidemin olmak üzere tüm kadınların anneler gününü kutluyorum.