DEĞERLİ ANNE-BABALAR, SEVGİLİ EBEVEYNLER;
Çocukluk dönemi; duygusal gelişimin en yoğun yaşandığı, çocuğun algılarının çok açık olduğu ve hemen hemen her davranışı modellemeye çalıştığı, temel duygusal tepkilerin öğrenildiği kritik bir süreçtir. Bu duygulardan biri olan kıskançlık, çocukların kendileri için önemli olan bir sevgi veya ilgi kaynağını kaybetme korkusuyla ortaya çıkan karmaşık bir duygusal deneyimdir. Bu dönemdeki kıskançlık duygusu, doğası gereği patolojik bir durum olmaktan daha çok, bağlanma ve sosyal karşılaştırma yeteneğinin gelişimiyle ilgili normal bir gelişimsel tepki olduğu söylenebilir. Ancak, bu duygu ve düşünceler iyi yönetilemediğinde veya aşırıya kaçtığında, çocuğun hem benlik saygısını hem de sosyal ilişkilerini ciddi manada olumsuz etkileyebilir.
Çocuklarda görülen kıskançlık duygusunun temelinde bakım veren kişiyle- genelde anneyle olan bağlanma problemleri yatmaktadır. Çocuk doğası gereği sevgiyi ve ilgiyi kaybetme durumuyla kaşı karşıya kaldığında kıskançlık tepkisi geliştirebilir. Diğer kişi ya da durumları tehdit olarak değerlendirebilir, sevginin paylaşıldığı takdirde azabilen bir şey olduğunu tahayyül ederek kendisine rakip istemeyebilir. Belirsizliklerin büyük bir yer kapladığı çocuğun zihin dünyasında kıskançlık, olaylara ya da durumlara verebileceği tepkiler arasındadır. Bu süreçte anne-babalar çocuğu gözlemlemeli, çocuğun duygu durumunu takip etmeli ve duygular üzerine gerekçeli şekilde konuşmalıdırlar. Korkutma ya da bastırma ile bu duygular yönetilememekte, böylesi durumlarda problemler yalnızca halı altına süpürülmektedir.
Çocuk yaşı ilerledikçe, yaşam deneyimleri ile birlikte kendisini çevresindeki arkadaşları ile kıyaslamaya başlayacaktır. Çocuğun hissettiği yeterlik ve değersizlik duyguları onu kıskançlığa itecek ve çevresine karşı üstünlük çabası içerisine girmesine neden olacaktır. Kendini daha değersiz hisseden çocuk daha çok agresifleşecektir. Ya saldırgan bir tutum sergileyecek, olayları ve durumları duygusal yönden manipüle etmeye çalışacak ya da içine atma yolunu tercih edecektir. Her iki seçenek de çocuğun sağlıklı gelişimi için problemli durumlardır. Anne-babalar çocukları ile paylaşımda bulunurken onların duygularını ifade etmelerine izin vermelidirler, kendi tepkilerinin ise tutarlı ve makul olmasına özen göstermelidirler.
Yaşı gereği henüz soyut dönemde olmayan çocukların öz düzenleme ve duygularını düzenleme becerileri sınırlıdır. Yaşadığı yoğun kıskançlık duygusu çocukta saldırganlık, öfke hali, üzüntü, duygusallık ve hayal kırıklığı olarak kendini gösterebilmektedir. Çocuk bu duyguları sağlıklı şekilde ifade edemediğinde ortaya sert davranışlar, ısırma, vurma, ağlama krizleri çıkabilmekte ya da parmak emme, saç koparma, tırnak yeme gibi alternatif davranışlar da sergileyebilir. Bir diğer önemli nokta ise olumlu yanları yeterince ilgi çekmeyen ve onaylanmayan bir çocuk olumsuz davranışlar ile kendini göstermek isteyebilir, ailesinin ya da çevresindeki kişilerin kendisiyle daha fazla önemsenmesini bekleyebilir.
Değerli anne-babalar, çocuğunuz büyüyor ve gelişiyor. Bu gelişim her zaman düz bir zeminde ve beklentiniz doğrultusunda olmayabilir. Çocuğunuzla kuracağınız yargılamadan uzak, açık ve saydam bir iletişim, çocuğunuzun duygularını daha kolay açmasına, duygularını adlandırmasına ve bu duyguları yönetmesine yardımcı olacaktır. Bununla birlikte çocuğa olumlu model olmak, çocukla kaliteli zaman geçirmek ve çocuğun dünyasını anlayabilmek çocuğunuzun sağlıklı gelişimi için hayati öneme sahip konulardır.