?>

TAŞMAK BAŞKA, TAŞKINLIK BAŞKA

Melek Barış

2 gün önce

Saat gecenin biri…

Uykudan uyandım sanırsınız ama ne mümkün, zaten uyuyamamıştım. Gürültüden yatamadığım için kalkıp mutfağa geçtim, biraz su içeyim, belki başım da dağılır dedim. Ama yok… O ses, o curcuna camdan içeri değil, resmen duvardan giriyor. Pencere zaten kapalı. Kapatmasan, içeride maç oynanıyor sanırsın.
Sokaklar inliyor: kornalar, bağırışlar, deli gibi çalan marşlar, patlayan klaksonlar… Ara ara da birinin bağıra bağıra slogan atması...
Takım galip gelmiş. Anlıyorum. Gerçekten güzel bir duygu. Hele ki o takım bir şehri temsil ediyorsa, o sevinç çoğalır, büyür, taşar. Ama taşmak başka, taşkınlık başka.
Sevinmek elbette hakkın. Ama bu şehrin başka halleri de var. Hastası var, uykusuz anası babası var, gece vardiyasından yeni çıkmış işçisi var, bir de lohusa anası, sınav sabahına uyanacak çocuğu, yastaki evladı… Yani sevinmek kadar, biraz düşünmek de lazım.
Bakın, bu şehirde herkes aynı duyguyu paylaşmak zorunda değil. Sevinç de paylaşılır ama zorla değil. Kornayla, megafonla, gece yarısı konvoyuyla değil.
Şehrin takımı galip geldi diye kimseye sınırsız kutlama hakkı verilmez. Vermemeli de.
Sevincin bir vakti olur, bir usulü olur, bir sınırı olur.
Çünkü asıl güzel olan, sadece kazanmak değil; kazandığını usulünce kutlamaktır.
Unutmayalım: Her zafer bir sınavdır. Kazanırken kibarlığını yitirenin zaferi eksiktir.
Sevinç paylaştıkça güzel, saygı eşlik edince değerli.
YAZARIN DİĞER YAZILARI