Son dönemlerde bazı kurum ve kuruluşların, yerel ya da ulusal basında çıkan haberler üzerine yaptıkları açıklamalarda sıkça tekrarlanan bir ifade dikkat çekiyor: “Çıkan haberler gerçeği yansıtmamaktadır.”
Bu cümle, resmi açıklamalarda sıkça yer bulsa da, kamuoyunda çoğu zaman sert ve kestirip atan bir yaklaşım olarak algılanıyor. Oysa basında yer alan haberlerin çoğu, vatandaşların yaşadığı sorunları dile getirme çabasından doğuyor.
Basının etik ilkeleri gereği asılsız haber yapmak zaten mümkün değildir. Zira her gazeteci bilir ki, asılsız bir haberin hem mesleki hem de hukuki yaptırımları vardır. Haberlerin kimi zaman bir ayağı eksik kalabilir, tüm taraflara ulaşılamayabilir. Bu gibi durumlarda yapılacak en sağlıklı yöntem, ilgili kurumun kendi açıklamasını yaparak yayın organına göndermesi ve eksik kalan kısmı tamamlamasıdır.
Bu tür açıklamalarda daha yapıcı, çözüm odaklı bir dil kullanılması, kurumların hem eleştiriye hoşgörüsünü hem de özgüvenini gösterecektir. “Gerçeği yansıtmamaktadır” gibi net ve keskin ifadeler yerine, “vatandaşlarımızın dile getirdiği sorun tarafımızca incelenmiş, gerekli adımlar atılmıştır” benzeri yaklaşımlar hem basınla sağlıklı bir iletişim kurulmasına hem de kamuoyunda güvenin pekişmesine katkı sağlar.
Basın, vatandaşın sesini duyuran en önemli mecralardan biridir. Kamu kurumları ve medya kuruluşları aynı hedefe, yani toplumsal yarara hizmet eder. Dolayısıyla eleştirilere kapılarını kapatan değil, eleştirilerden beslenerek daha güçlü bir hizmet anlayışı ortaya koyan bir yaklaşım, hem kurumların imajına hem de vatandaşın sorunlarının çözümüne katkı sağlayacaktır.
Kamuoyunun beklentisi, kurumların şeffaflık ve sorumluluk bilinciyle hareket etmesi, basının ise vatandaşın sesi olmaya devam etmesidir.