Havai fişekten bangır bangır müziğe, uykusuzluğun bedeli her zamankinden yüksek.
Saat gece 00.35…
Şehrin üzerinde tatlı bir sessizlik var, kimisi uykuya dalmış, kimisi sabahın telaşına hazırlanıyor. Ve tam o sırada, bir patlama! Sonra bir daha… Ardından gökyüzünde renkli ışıklar…
Evet, bildiniz: Havai fişek!
Yahu kardeşim, nedir bu sevdanız? Kutlamalar, şu barut kokan, yarım saniyelik ışık saçan, sonra da gökyüzüne duman bırakan patlayıcılar olmadan eksik mi kalıyor? “Havai fişek olmazsa kutlama olmaz” diye gizli bir yönetmelik mi var, bizim haberimiz yok?
Bir de zamanlama! Gündüz atsan anlarım, düğündür, bayramdır, çocuklar sevinir… Ama gecenin köründe, milleti uykusundan hoplatmanın, kalp çarpıntısı yaratmanın neresi kutlama? Kutlayan mutlu, peki ya diğerleri?
Üstelik bu işin masum bir eğlence olmadığını bilmemiz lazım.
Havai fişek dediğin, gökyüzünde renkli bir ışık gibi görünse de ardında koca bir sorun listesi bırakır:
Hayvanlar için işkence: Kuşlar yönlerini şaşırır, evcil hayvanlar korkudan titrer, hatta bazıları kalp krizi geçirir.
Çevre kirliliği: Patlama sonrası ortaya çıkan barut, ağır metaller ve kimyasal atıklar havaya, toprağa ve suya karışır.
Sağlık riski: Bebekler, yaşlılar ve kalp hastaları için ani gürültü ciddi sorunlara yol açar.
Yangın tehlikesi: Özellikle yaz aylarında, kuru alanlarda kolayca yangın çıkarabilir.
Gereksiz israf: Birkaç saniyelik görüntü uğruna ciddi paralar harcanır.
Tam “oh” deyip derin bir nefes alacakken bu kez başka bir gürültü devreye giriyor.
12.kata kadar çıkan, sanki odanın içinde çalıyormuş gibi bangır bangır yükselen bir müzik sesi… Caddeden geçen araçlardan birinde Candan Erçetin’in sesi, “Dünyada ölümden başkası yalan” diye bağıra bağıra yükseliyor. Öyle yüksek ki, buyurun buradan yakın! Daha havai fişeğin gürültüsünü sindirememişken, üzerine bir de bu konser kıvamındaki müzik ekleniyor.
Bazen düşünüyorum, bu “patlatma” merakı sadece havai fişekte değil bizde. Sanki ne yaparsak bir gürültüyle yapmamız gerekiyor. Sessiz mutluluk, sessiz kutlama diye bir şey bilmiyoruz. Hâlbuki en güzel kutlamalar, kimsenin huzurunu kaçırmadan yapılanlar değil mi?
Velhasıl, gecenin bir yarısı havai fişek patlatıp üzerine bangır bangır müzik çalanlara laf bulamıyorum ama bir önerim var:
Gelin, sessizce mutlu olmayı öğrenelim. Huzur, barut kokusundan ve hoparlör gürültüsünden daha kalıcıdır.