?>

GÜNDÜZ DİNLENEN, GECE SALDIRAN BİR ACI

Melek Barış

2 gün önce

Birkaç gündür sadece bedenimle değil, ruhumla da uğraşan bir misafirim var: Zona. Adını yıllardır duymuştum ama tanışmak bu yaşa nasipmiş. Düşmanla barış yapılır belki, ama zona ile barışmak pek mümkün değil. Çünkü o, gündüz uslu duran ama gece olup karanlık çökünce saldırıya geçen sinsi bir misafir. Sanki şöyle diyor: “Ben acıtırım ama zamanımı kendim seçerim.” Gündüzleri hafif bir sızı, yanma hissiyle oyalıyor beni. Ama akşam oldu mu… bambaşka bir tablo. Sanki vücudumun o bölgesinde binlerce iğne sıraya girmiş de sırayla batıyor. Ağrı öyle alışıldık bir şey değil; içten içe bir kavrulma, bir kemirme… Adeta sabrımı sınıyor. Önce "Ne bu şimdi? Sıcaktan mı acaba?" diye geçiştirdim. Sonra deride kızarıklıklar, ardından su kabarcıkları... Ve dayanılmaz ağrılar! Doktora gidince teşhis netti: Zona. İşin tuhafı, bu hastalığın adı bile kulağa gizemli geliyor: Zona. Su çiçeğinin izinden gelen bu hastalığın neden “zona” olarak adlandırıldığını da merak ettim doğrusu. Latince kökenliymiş. “Zona”, “kuşak” anlamına geliyor. Nitekim hastalık da adını hak edercesine, genellikle vücudun bir tarafında, kuşak gibi bir hat boyunca ilerleyen ağrılı kabarcıklarla kendini gösteriyor. Halk arasında “kuşak hastalığı” ya da “gece yanığı” olarak da bilinir. Bende de öyle oldu: sol omzumda, nizamlı bir çizgi gibi dizilmiş kabarcıklar… Meğer çocukken geçirdiğimiz su çiçeği, yıllar sonra “Sürpriz, ben hâlâ buradayım!” diyerek yeniden çıkageliyormuş. Sinir uçlarına gizlenip, zamanı gelince ortaya çıkan bir virüs bu. Tıpkı geçmişte yaşadığımız ama unuttuğumuzu sandığımız acılar gibi... İçimizde bir yerlerde sessizce bekler, sonra bir gün usulca fısıldar: “Ben hâlâ buradayım.” İlginçtir, zona sadece fiziksel değil; duygusal bir sınav aynı zamanda. Gece gelen o sancılar, seni uykusuz bırakırken bir yandan da türlü düşüncelere sürüklüyor. Hayatın kıyısında gezinen bu hastalık, insana hem sağlığın kıymetini hatırlatıyor hem de bedenin geçmişle nasıl hesaplaştığını gösteriyor. Şimdi zonayla “geçici bir misafirlik” konusunda anlaşmaya çalışıyoruz. O bana acı veriyor, ben ona sabırla karşı durmayı öğreniyorum. Bir bakıma hayat gibi… Acının ne zaman geleceği belli olmaz ama onu nasıl karşılayacağın senin elindedir. Eğer vücudunuzda tek taraflı, yanıcı bir ağrı hissediyorsanız, ihmal etmeyin. Belki de içinizde uyuyan bir geçmiş, size yeniden sesleniyordur: “Ben zona’yım… Eski bir tanıdık.” Ve unutmayın: Her ağrı, sadece bir hastalık değil, bazen hayatın bizi yavaşlatmak için gönderdiği sessiz bir uyarıdır.
YAZARIN DİĞER YAZILARI