KOÇERLER BATMAN’I HİÇ BİR ZAMAN YALNIZ BIRAKMADI…
Sevgili dostlar
Anlatacaklarımı belki yeni nesil anlamayacak his edemeyecek ama yine de kaleme alıp köşem de yazmaya karar verdim
Batman'da Koçerlerin önemi anlatmak istiyorum…
Koçerler, belki de asırlarca hayvancılıkla uğraşmıştır, halen de hayvancılıkla uğraşan şehrin eski müdavimleridir.
Bunun sebebi de dünya üzerinde sabit bir yerlerinin olmayışıdır, sık sık yeni yaylalara göç etmeleri yüzünden ‘Göçer’ adını almışlardır, bizde de halen ‘Koçer’ olarak bilinmektedirler...
Koçerler geniş bir kabiledir ve coğrafyamızda özelikle Anadolu'da yer almaktadırlar, genellikle ovalarda otlaklarda hayvancılık yapmışlardır, kendilerine özgü adetleri gelenekleri ve görenekleri vardır, koçer aileleri bir birine bağlı ve sözlerinin eridirler.
Zira onlar için söz ve şeref para- puldan daha önemlidir.
Kendi sözlerinde durmak için gerekirse ölürler…
Bu çok az bir toplumda böyledir onlar için söz senettir namustur bu yüzden gittikleri her bölgede yer edinir ve kabul görürler saygı görürler.
Koçer doğmak soğuk havaya direnmektir, çalışmaktır, emektir, sabırdır ve tabi ki itaat etmektir.
Kime; tabii ki ailesine, büyüklerine ve aşiretine, halkına, çünkü her Koçer aşiretinin danışılan ve karar veren bir yaşlı bilgesi, belki de yaşlı heyeti vardır.
Kimse kendi başına hüküm sürüp aşiret içinde karar alamaz işte bu yüzden günümüze kadar ulaşmış bir isimleri var, koçer sözü.
Koçerler mert, delikanlı, çalışkan, dinine saygılı inançlı insanlardır.
Batman’da bir zamanlar koçerler konaklamış ve hayatlarını Batman'da devam ettirmişlerdir, kendi evleri arsaları hatta mahalleleri vardır, zira Batman eskiden düz bir ova ve sulaktı, Koçerler bu nedenle burayı çok eskiden tercih etmişlerdi.
Koçerler mahallesi;
Evler tek katlı, genelde müstakil, büyük bahçelerden ahır ve kümeslerden oluşurdu.
Erken yatıp etken kalkar ilk işleri hayvanları ahırdan çıkarıp sütlerini sağmak, bu sütün bir kısmını peynir bir kısmını da olduğu gibi Batman'da ki memur ve işçi ailelerine satmaktı, taze taze süt ve o güzselim doğal yoğurtları unutmak mümkün mü?
İyi hatırlarım, ailemiz de bizleri koçerlerin evimize getirdikleri sütlerle büyüttü, Koçerlerin üzerimizde emekleri çok tabi benim yaşımdakiler için söylüyorum, Koçerlerin emeği ile büyüdük biz…
Sabahın erken saatleri ve kapı çalınıyor elinde bir ‘gım gım’ süt ile bir kadın Koçerleri; elleri dert görmesin ta nerden nereye gelmiş sabahın köründe annemiz tencereyi uzatır uykulu gözlerle ve bir - iki kilo süt alır tabi işçi çocuğuyuz para aydan aya bunun sözü bile olmazdı zaten ay sonu gelir kaç kilo süt alındıysa parası ödenir böyle bir sistem inanın dünyanın hiçbir yerinde yoktu.
Sonra peynir zamanı gelir tekrar kapı çalınır 50 kg peyniri tek başına sırtlamış getirilmiş kadıncağız söz verdi ya gerecek ve onun parası da ay başı tabi böylelikle süt ve peynir tamam oluyordu evlerimizde.
Koçer erkekleri genelde sürüyü ovalara çıkarır, aileleri de peşlerinden yazın çok az koçer Batman’da kalırdı, herkes yaylada sürüsünün yanında yer alırdı kuzular ürer çoğalıyor ve bereket adeta fışkırıyordu daha sonra bu sürüler kışın Batman'a doğru harekete geçerdi uzun bir yaz maratonunun ardından Batman'a getirilen sürünün dörte üçü kasaplara, Antep ve Diyarbakır'a satılırdı.
Gelen para da Batman piyasasını canlandırır alışverişler başlar, borçlar ödenir gençler evlendirilirdi, kışın rahat edilirdi tabi ki ahırlarda damızlık koyunlar koçlar mutlaka vardı ve üretime devam ediliyordu. Yani koçerler için işler asla bitmezdi, hayvanların yünleri toplanır onlar da satışa hazır hale getirilir tüccarlara satılırdı, yani Koçerlerin şehrin ve dolaysıyla ülkenin ekonomisine katkısı her zaman olmuştur. (DEVAM EDECEK)
