?>

KEMAL TAPAN'IN ARDINDAN

Nizamettin İzgi

7 saat önce

Onunla tanışıklığımız 1970'li yılların sonlarında başlamıştı. Oldukça sosyal bir kişiliğe sahipti ve işini severek yapıyordu. Bu nedenle "Foto Kemal" denildiğinde akla hemen o geliyordu.
Salı günü Ankara’da vefat eden arkadaşım, kardeşim Kemal Tapan'dan söz ediyorum. Dostluğumuz giderek artınca ayrılmaz bir ikili olmuştuk. Özellikle öğlen yemeklerimizi Midyat garajındaki matbaamızda yer, sonrasında çay eşliğinde sohbet ederdik. Gazetecilik mesleğine yakınlığını görünce ona Batman Milliyet gazetesi temsilciliğini aldım ve ardından muhabirliğe başladı. Genelde fotoğrafı çekilecek bir haber oldu mu hemen onu alır ve olay yerine giderdik.
O zamanlar şimdiki gibi teknoloji olmadığından fotoğrafları filme alır, sonra stüdyosuna gelerek banyosunu yapar, ardından da gazetelerimize gönderirdik.
Kemal Tapan çok sosyal bir kişiliğe sahipti ve adeta TPAO’da yaşıyordu. Özellikle akşamları 1. No.lu misafirhanede oturur, sonrasında lokale geçerek arkadaşlarıyla okey oynardı.
Bunun dışında ilçe yöneticileriyle de çok samimiydi. 90'lı yıllar öncesinde Batmanda görev yapan Kaymakam, Ağır Ceza Reisi, Savcılar, Emniyet amiri, İlçe Jandarma Komutanı ve diğer kurum müdürleriyle de sıcak ilişkiler içindeydi.
Tabi birlikte olduğumuzdan genellikle bu yöneticilerle samimiyet kurmuş, hiç bir zaman samimiyeti suistimal etmemiştik.
Hele merhum Kaymakam Aydın Arslan döneminde öğle yemeğini sıraya koymuş, hergün birimiz gurubu yemeğe götürür, saat 17.00'den sonra da yine aynı ekiple TPAO’nun 1. No.lu havuzuna giderdik.
Batman'da iz bırakan yöneticilerden Mehmet Yamaç'la da çok yakındık. Bir gün Mehmet Yamaç bana ile Kemal'e "eşim Ümit hanım Batmanda Yardımsevenler Derneği'ni kuruyor, bürokratik işlerde yardımcı olmanız için yönetimine girmenizi istiyorum" dedi.
Yardımsevenler Derneği'nde başladığımız çalışmalar kısa zamanda büyük ilgi gördü ve ayda bir kadınlar için "Çay partileri" düzenlemeye başladık. Batmanlı bayanlar da bu etkinliğe ilgi gösterip eğlenmeye geliyorlardı. Elde ettiğimiz geliri de Başkanımız merhume Ümit Yamaç fakir öğrencilere burs olarak veriyordu.
Böylece yıllar hızlıca gelip geçti ve 1999 yılında Kemal Tapan hızlı gelişen teknoloji karşısında iş yapamaz hale gelince Bağ-Kur'dan emekli olup Ankara'ya yerleşti.
Eşi Arzu hanım, çocukları Onur, Didem ve Yunus Emre ile Ankaradaki hayatını sürdürürken çocuklar büyüdü. Kirvesi olduğum Onur İngiltere'ye yerleşirken, kızı Didem evlendi, en küçük oğlu Yunus Emre de Mersin'de ithalat-ihracat işine başladı.
Kemal, eşi Arzu hanımla tek başlarına kaldı. Karın bölgelerinde rahatsızlık hisseden Kemal Tapan bir gün doktora gittiğinde kötü haberi duydu.
"Kanser"e yakalanmıştı. Tedavi, kemoterapi derken bağırsaklarının kesilmesine karar verildi. Kesilen bağırsak yüzünden organlar karna konulamayınca Kemal Tapan 4-5 yıl süreyle bağırsakları dışarıda olarak yaşadı.
Bundan sonra hastalıklar onun peşini bırakmadı, banyoda düştü kalçasını kırdı, sonra başka hastalıklara yakalanınca evine kapanmak zorunda kaldı.
En az ayda bir kez onunla telefonda görüşüyor, Ankara’ya gidişlerimde de onu evde ziyaret ediyordum.
Ama her gidişimde onu daha kötü bulmama rağmen ona moral vermeye çalışıyordum. Asil bir ailenin kızı olan eşi Arzu hanım, yatağa bağımlı kaldığı yıllar içinde bir gün dahi sıkılmadı ve ona bebek gibi baktı. Arzu hanımı tanıyanlar onun ne kadar asil bir kadın olduğunu gördüler, bizde aile olarak buna şahitlik ederiz.
Evet, Kemal Tapan Ankara'ya gittikten sonra mutlu olamadı ve zamanını genelde boşa harcadı. Onun en büyük merakı Batmandaki dostlarıyla görüşüp onlarla konuşmaktı. Ne yazık ki, Batman'dan ayrıldıktan sonra hemen hemen hiç Batman'a gelmedi.
Son dönemlerinde kendisini ziyaret ettiğimde Batman özlemini dile getiriyor ve gelip görmek istediğini söylüyordu. "Biraz iyileş, söz veriyorum ben seni Batman'a getireceğim" dediğimde de mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
Ne yazık ki, iyileşeceğine her gün daha kötüye gitti ve Salı günü hayata gözlerini yumdu.
Gerçekten ölümüne çok üzüldüm. Yaşadığımız zamanlar gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti. Ne güzeldi o yıllar. Hiç birimizin sağlık sorunu yoktu ve hayatı en güzel şekilde yaşıyorduk.
Ama hayatın gerçeği olarak insanlar doğar, büyür, yaşar ve sonunda da ölürler.
Buna Hak'kın tecellisi diyoruz.
Allah günahlarını bağışlasın ve cennetine nail eylesin.
Üzüntüm büyük ama bu saatten sonra elimden sadece dua etmek geliyor.
Başta örnek, fedakar ve cefakar insan eşi Arzu hanım ile çocukları Onur, Didem ve Yunus Emre'ye ailece Başsağlığı dileklerimizi iletirken can arkadaşım Kemal Tapan'a da tekrar Allah'tan rahmet diliyorum.
Hoşça kalınız.
YAZARIN DİĞER YAZILARI