10-15 gün önce Polisi, Jandarmayı, İl yöneticileri ile Cami İmamlarını meşgul eden bir olay yaşamıştık. Batman çayı kenarında bulunan çok sayıda Kur’anı Kerim, vatandaşların tepkilerine neden olmuş ve bunun bilinçli bir şekilde yapıldığı, yani haşa Kur’ana hakaret edildiği anlamı çıkarılmıştı. Bunun için de soruşturma başlatıldı ve güvenlik ekiplerimiz bunu kimin yaptığını belirlemek için epey zaman harcadı.
Aslında bütün cami imam ve müezzinleri töhmet altında kalmıştı. Çünkü oklar onları gösteriyordu ve camilerde biriken eski Kur’anı Kerim’lerin bir şekilde çayın kenarına atıldığı akıllara gelmiş, din adamlarımız da bundan rahatsız olmuşlardı.
Bu rahatsızlığı duyanlardan biri de Kudret camisinin değerli İmamı Ali Sağdıç hocamız idi. Yurt dışında olduğum bir zamanda beni whatsap’tan arayan Ali hocam, konuyu gündeme getirdi, arkasından da anlatmaya başladı:
“Batman’daki evlerde yüzlerce eskimiş, yaprakları yırtılmış, cildinden sökülmüş Kur’anı Kerim’ler var. Vatandaşlar bunları bir şekilde camilere getirip bırakıyor ve camilerde bu şekilde okunamayacak duruma gelmiş Kur’anı Kerim’ler birikiyor. Birileri kitabımızı nehir kenarına bıraktığında ise maalesef akla biz imamlar veya cami sorumluları gelip eleştirilmeye başlanıyoruz. Bunun için sayın Müftümüzden bir ricamız var. Hem biz Diyanet mensupları itham altında kalmaktan hem de eskimiş Kur’anlara çözüm bulmak için sayın Müftümüz cami hocalarına talimat vererek hangi camide yıpranmış, okunamayacak kadar kirli veya sayfaları eksik olan Kur’anları bir araçla toplatsın, sonrasında da bunları bir yerlere atmadan, devletin görevlilerinin zamanını çalmadan bir dönüşüm fabrikasına gönderip bunların değerlendirilmesini sağlasın. Böylece hem kimse itham altında kalmaz, hem de doğrusu yapılmış olur.”
Bunları dinledikten sonra Ali hocama teşekkür ettim ve konuyu gündeme getireceğimi belirttim. Sayın Müftümüz Ahmet Durmuş, her ne kadar son günlerde kendisine yapılan eleştiriler nedeniyle morali bozuk olsa da inanıyorum ki, doğruyu yapacak ve Ali Sağdıç hocamızın önerisini önemseyip ciddiye alacaktır.
Aslında zor bir şey değil.
Sayın Müftümüz, Valiliğe yazılı veya şifahi şekilde başvurup camilerde birikmiş olan eski Kur’anı Kerim’lerin toplatılması için izin isteyecek, izni aldıktan sonra da durumu il merkezi, ilçe, belde ve köylerdeki cami imamlarına duyuracak, sonra da sırasıyla bir araçla eskimiş Kur’anı Kerim’ler toplatılıp örneğin Gaziantep veya Adana’daki geri dönüşüm tesislerine gönderilecek.
Biz Müslümanlar, haklı olarak kitabımızı önemsiyor ve onun sağa-sola atılmasından rahatsızlık duyuyoruz. Son örneğini yaşadığımız 10-15 gün öncesindeki gibi olmaması için yapılacak en doğru hareket bu olur.
Hatta bu konu ciddi olarak ele alınmalı ve bu öneri yerine getirilmeyip 8-10 ay sonra yeniden sağa sola atılmış Kur’anı Kerim’lerle karşılaşırsak o zaman bunun sorumlusu Diyanet, yani Müftülük olacak ve yeniden sıkıntı yaşanmış olacak.
Din ve Kur’an konusunda hassas bir memleketiz.
Değerlerimize zarar verilmesini, su kenarlarına, nehirlere, çaylara, çöplere atılmasını asla kabul edemeyiz. Bunu öğrendiğimizde de tepki gösteririz, hatta birileri bunu fırsata çevirir ve ortalığı karıştırmak ister. Onun için “aklın yolu birdir” kuralına uygun hareket ederek yıpranmış dini kitapları kimsenin hissetmeyeceği şekilde toplamalı ve gereği yapılmalıdır.
Sayın müftümüz Ahmet Durmuş bu öneriye ne der bilmiyoruz ama, kendisi başta olmak üzere imam ve müezzinlerini itham altında bırakmaması için yazdıklarımızı dikkate almalı ve gereğini yapmalıdır. Valiliğimizin de bu öneriye sıcak bakarak değerimiz olan Kur’anı Kerim’in oraya-buraya atılması yerine usulca toplatılması doğru bir karar olur.
Bu durum sadece ilimizde değil, ülkemizin, hatta Müslüman ülkelerin bir çoğunda görülüyor, onlarda da benzer sıkıntılar ortaya çıkıyor, zaman zaman da bundan dolayı olaylar yaşanıyor. Böyle bir durumla karşılaşmamak için yapmamız gereken, akılla hareket edip konuyu sorun olmadan çözmektir.
Bunun muhatapları da sayın Vali, İl Müftüsü ve İmam ve Müezzinlerimizdir. Hoşça kalınız.